9 Nisan 2013 Salı

Önce Hıristiyanlığı ardından ateizmi yaşayan Leyla Hanım şimdi mutlu bir Müslüman.


Önce Hıristiyanlığı ardından ateizmi yaşayan Leyla Hanım şimdi mutlu bir Müslüman.


Leyla Yıldırım Hanım, 1982 Almanya Füsen doğumlu…
Önce Hıristiyanlığı ardından ateizmi yaşayan
Leyla Hanım şimdi mutlu bir Müslüman. O bir Müslüman
hanımın çektiği sıkıntıları Almanya’da yaşamış
birisİ. Kendi tabiriyle “Allahın kendisine verdiği
en büyük nimet olan İslamiyetle buluşmuş” bir
müslüman.


Kendinizi ve ailenizi tanıtır mısınız?

Hıristiyan değerlerine çok önem veren bir ailede
büyüdüm. Kiliseye çok gidiyorduk. Büyükbabam
ve büyükannem de dindardılar, aileme de dini bilgilerini
öğrettiler. Küçükken ailem kilisede çok aktif
olduğu için ben de çok aktiftim. Mesela kilisenin
korosundaydım. 15 yaşına kadar da bu şekilde Lise
ye gittim. Okulu bitirdikten sonra Hotel Müller’de
stajyer olarak çalışmaya başladım. Stajı bitirdikten
sonra da otelde çalışmaya devam ettim. Müslüman
olduktan sonra dinimle uyuşmadığı için işimi bıraktım.
Şimdi ev hanımıyım.


İslamla ve Kur’ân’la nasıl tanıştınız?

İslam’ı eşim vasıtasıyla tanıdım. Kendisi Türk ve
Müslüman. Biz tanıştığımız zaman dinini yaşayan
bir Müslüman değildi. Ama bana İslam dini hakkında
birçok şeyden bahsediyordu. Ben başta çok
şüpheci bakıyordum bu dine. Bana çok sert kuralları
olan bir din gibi görüyordu. Zamanla İslam’la
ilgili bilgi edinmeye başladım, kitaplar almıştım.
Kur’ân’ın Almanca mealini okudum. Benim için en
önemlisi Kur’ân’ın meali oldu. İçinde bütün sorularımın
cevabını buldum. Nereden geliyorum, nereye
gideceğim, hayatımın anlamı ne, ölümden sonra
ne olacak? Bunlar her insanın düşündüğü şeyler.
Bu sorular bu kadar detaylı bir şekilde cevaplanınca
şaşırdım ve çok etkilendim…


Kur’ân’la tanışmanız hayatınızda neyi değiştirdi?

Kur’ân’ı okuduğum zaman ahiretin ve cehennemin
olduğunu öğrendim ve anladım. Ya yarın ölürsem
ölümden sonraki hayatım nasıl olacaktı? İçimde
küçük bir inanç kıvılcımının oluştuğunu hissettim.
Ama daha tam ikna olmamıştım. Ama okuduklarımın
doğru olabileceğini düşündüm. Kendi içimde
bir savaş yaşadım. Çünkü bütün hayatımı değiştirmem
gerekiyordu. Başörtüsü takmam lazımdı.
Birçok kurala uymam gerekiyordu ve günde 5 vakit
namaz kılmam lazımdı. Bunlar benim için çok
büyük değişimlerdi. Bu yüzden çok düşünmem gerekiyordu.
Uzun bir süreçti ve tabi şeytan da beni
rahat bırakmıyordu. “Yapma bunu”, “bu dini kabul
edersen hayatın zorlaşacak” gibi vesveseler veriyordu.
Eşimle o zaman henüz evlenmemiştik, onun ailesine
gittik.


Ben ilk defa Müslümanlarla konuştum, onlara sorular
sordum. Biz hep birlikte camiye gittik. Benim
oturduğum yer olan Füssen’de hiç cami yok ve benim
için yabancı bir şeydi bu. Ramazan 2001 idi ve
Bremen’deki büyük camiye gittik. O gece Kadir Gecesiydi.
Cami tıklım tıklım doluydu. Benim yaşadığım
ilk farklı ve anlamlı duygu o an yaşanıyordu. Ne
kadar güzel bir şeydi bu. Bu kadar insan birlikte namaz
kılmak için bir araya geliyor. İnsanların namaz
kılışları, ruh ve beden dilinin bu şekilde birleşmesi.
Namazda yapılan hareketlerle kendini Allah’a sunmak.
Ne sağa sola bakıyorsun ne de konuşuyorsun.
Öyle bir durum ki sadece yaradanla birliktesiniz. Bu
beni çok etkilemişti.


Eksik olan tek şey demek bunu görmekmiş. Elhamdülillah
bu yolu seçtim. iki gün sonra eşimin ailesinin
evinde şehadet getirerek Müslüman oldum.
İmam nikâhını da kıydılar orada bize. Çok güzel bir
duyguydu. İç huzurumu bulmuştum. Beni bu uykudan
uyandırdığı ve doğru yola ilettiği için Allah’a karşı
bir şükran duygusu oluşmuştu. Ben neden yaşadığımı
bilmeden bütün hayatım boyunca uyumuşum
da sanki biri beni silkeledi ve uyandırdı ve ne için yaşadığımı
gösterdi. Çok güzeldi. İlk camiyi gördüğüm
zamanı hep hatırlıyorum. Çok etkileyiciydi. Bunları
yaşattığı için yüce Rabbime çok minnettarım.
Bütün sorularınıza cevap bulabildiniz mi
Kur’ân’da?


Öncelikle ben her insanın doğasında bir dine sahip
olma duygusunun olduğunu düşünüyorum.
Bu çok normal bir şey. Her insan bir şeye inanıyor.
Baktıkça da İslam'ın çok mantıklı bir din olduğunu
görüyoruz. Bir Allah var, gücü her şeye yetiyor ve
o her şeyi yarattı. Bize gücünü ve kurallarını peygamberlere
gelen vahiyle iletti. Peygamberler anlattı
ve insanlar bunu uyguluyor. Diğer kutsal kitaplar
olan Tevrat ve İncil'le Kur’ân'ı kıyasladığımız zaman
Kur’ân'ın bu zamana kadar değişmeyen tek kitap
olduğunu görüyoruz. 1400 yıl önce olduğu gibi
hiçbir şey değişmemiş ve orijinaliyle bugüne kadar
gelen tek kitap Kur’ân. Diğer dinlerde öyle bir şey
yok. İslam’da yapılan ibadetlere baktığımız zaman
sadece Allaha ibadet edildiğini görüyoruz.
Yahudilik ve Hıristiyanlıkta tek Allah inancında olduklarını
söylüyorlar ama öyle olmadığını herkes
biliyor. Çünkü Hz. İsa da Allah olarak görülüyor ve
ona ibadet ediliyor. Yahudilikte de Allah’a karşı şirkte
bulunuyorlar. Allah’ın emirlerini değiştiriyor veya
kullanmıyorlar. İsteklerine göre yeni emirler de yapabiliyorlar.
İslam dininde böyle bir durum kesinlikle
yok.


Biz hâlâ 1400 yıl önceki gibiyiz. Kur’ân’a göre ve
peygamberimizin yaşadığı gibi, sünnetiyle yaşıyoruz.
Bence İslam’ın doğru din olduğunu bunlar kanıtlıyor.
İslam bütün hayatımızı kaplıyor. İslamda hiç
bir soru cevapsız kalmıyor. İslam dininde Kur’ân’dan
veya hadislerden her sorumuza cevap bulabiliyoruz.
Bence bu insanların ilgisini çekiyor. Bunun kanıtı
da gittikçe çok insanın İslam’ı seçmesidir.


http://www.yenidunyadergisi.com/yazi.php?id=89