26 Nisan 2017 Çarşamba

Yusuf İslam - Taleal bedru aleyna


Yusuf İslam salli ala Muhammed


YUSUF İSLAM (CAT STEVENS)




YUSUF İSLAM (CAT STEVENS)



Cat Stevens veya Yusuf İslam (doğum adı Stephen Demetre Georgiou, d. 21 Temmuz 1948, Londra), İngiliz şarkı sözü yazarı ve müzisyen. Genellikle müzik kariyerinin başlangıcında aldığı sahne adı Cat Stevens ile bilinir. 1977 yılında Müslüman olmuş ve bundan iki yıl sonra da adını Yusuf İslam olarak değiştirmiştir.



Georgiou, çoğu 1960'lı ve 1970'li yıllarda olmak üzere çoğunluğu Cat Stevens mahlasıyla 60 milyondan fazla albüm sattı. "Wild World", "Father and Son", "Morning Has Broken", "Peace Train" ve "The First Cut Is the Deepest", "Lady D'Arbanville" gibi ünlü parçalarıyla hatırlanır. Sanatçı 2014 yılında Rock and Roll Hall of Fame(Rock and Roll Efsaneler Müzesi)'ne dahil edilmiştir


Çocukluğu ve gençliği

1948'de doğmuş, Kıbrıslı Rum bir babanın ve İsveçli bir annenin üçüncü çocuğu olan Cat Stevens'ın asıl adı Steven Demetre Georgiou'dur.


Babası Yunan Ortodoksu olmasına rağmen Steven bir Katolik okuluna gitti. 8 yaşındayken annesi babası boşandı, bir süre beraber yaşadılarsa da annesi oğlunu alıp İsveç'e döndü. 16 yaşındayken okulu bıraktı, daha sonra Sanat Okulu`na girdi ama oradan da ayrıldı.


Müzik kariyeri


İlk hit parçasını ve albümünü 18 yaşındayken yaptı. "I Love my Dog" şarkısı Cat Stevens'ın doğuşu anlamına geliyordu. 1966 yılında Matthew and Son albümünü piyasaya sürdü. 



Bu dönemde Cat Stevens ismini aldı. 1967'de yayımlanan New Masters albümü fazla tutulmadı, bu albüm sonradan birçok kişi tarafından yorumlanan The First Cut Is the Deepest parçasıyla hatırlanır.



1968'in başında 19 yaşındayken Stevens tüberküloza yakalandı. Aylarca hastanede yattığından müziğe tekrar dönmesi 1970`i buldu.



1970'te yayımladığı folk müzik temeline oturtulmuş, önceki albümlerinden de biraz farklı sayılan Mona Bone Jakon yayımladı. Bu albümde o dönemki aşkı Patti D'Arbanville için yazılmış (daha sonra bir klasik halini alan) "Lady D'Arbanville" parçası da yer alır. Cat Stevens, 1970'in ikinci yarısında yayımladığı uluslar arası bir başarı yakalayan Tea for the Tillerman albümüyle yoluna devam etti. Wild World parçası bu albümdeki en beğenilen ve popüler parça oldu.



Kendine has bir müzik oluşturan Stevens 1971`de çıkardığı Teaser and the Firecat albümüyle başarının tadını çıkarmaya devam etti. Bu albümde "Peace Train", "Morning Has Broken" ve
"Moonshadow" gibi birçok hit parça yer alıyordu. 70'li yıllarda yeni albümler yayımlamaya devam etti.



Müslüman oluşu

1976 yılında bir kaza sonrası boğulmak üzere olan ve Tanrı'ya yakaran Cat Stevens, yıllar sonra VH1 kanalında o anda şunları aklından geçirdiğini söyler: “Oh God! If you save me I will work for you,” (Tanrım, eğer beni kurtarırsan senin için çalışacağım). Bu ölüme yakın deneyim onun ruh halini değiştirdi. Kardeşi David, Kudüs'te bir camide görüp, içini rahatlattığını düşündüğü için[kaynak belirtilmeli] aldığı Kur'an-ı Kerim'i Cat Stevens'a hediye etti ve böylece İslamiyet`e geçişi başlamış oldu. 



1977 yılında Müslüman olarak Yusuf İslam olarak ismini değiştirdi.


Din değiştirmesinden sonra uzunca bir süre müzik kariyerine ara verdi. Sahnelerden uzaklaştı, hatta müzik şirketlerinden artık albümlerinin dağıtılmamasını rica etti fakat bu talebi reddedildi. 



2006 yılında oğlunun evinde eline aldığı gitar ile birlikte bu kararını 28 yıl sonra değiştirdi.



Önce kendi eski şarkısı olan Father and Son şarkısını Ronan Keating ile söyledi. Ardından 2006 yılında An Other Cup albümünü çıkardı. Ardından, 5 Mayıs 2009'da olumlu eleştiriler alan albümü Roadsinger piyasaya çıktı. 



Müzisyen son olarak 2014 yılının sonlarında Tell 'Em I'm Gone isimli son albümünü piyasaya çıkarttı.


Şu an eşi Fauzia Mubarak Ali ve altı çocuğuyla birlikte Londra'da yaşamaktadır.



Albümler


Cat Stevens adıyla
Matthew & Son (1966)
New Masters (1967)
Mona Bone Jakon (1970)
Tea for the Tillerman (1970)
Teaser and the Firecat (1971)
Catch Bull at Four (1972)
Foreigner (1973)
Buddha and the Chocolate Box (1974)
Saturnight (Live in Tokyo) (1974)
Numbers (1975)
Izitso (1977)
Back to Earth (1978)
Majikat (2005)
Gold (2005 derleme)
My lady d'arbanville
Birçok derleme ve antoloji


Yusuf İslam adıyla

The Life of the Last Prophet (1995)
I Have No Cannons that Roar (1998)
Prayers of the Last Prophet (1999)
A is for Allah (2000)
I Look I See (2003)
Footsteps In The Light (2006)
An Other Cup (2006)
Roadsinger (2009)
Tell 'Em I'm Gone (2014)

https://tr.wikipedia.org/wiki/Cat_Stevens

YUSUF İSLAM(CAT STEVENS) NASIL İSLAMLA ŞEREFLENDİ?





YUSUF İSLAM(CAT STEVENS) NASIL İSLAMLA ŞEREFLENDİ?

Ünlü bir pop yıldızıyken 27 yaşında bunalıma girdi. Kur’an’la tanıştı ve “Aradığımı buldum” dedi.

Gençliğini 1970′lerde yaşayanlar onu çok iyi anımsıyorlar: Cat Stevens o yılların süper starıydı. Plağının bulunmadığı ev yok gibiydi. Besteleri daima liste başıydı. İsa suretlerini andıran Rum asıllı bu İngiliz genç, gitarından yankılanan duygulu şarkılarıyla zirveye yerleşmişti.

Cat Stevens 1970′lerin sonlarına doğru aniden ortadan kayboldu. Ardından Müslüman olduğu haberi yayıldı. Hayranları şok oldular. Plakları hâlâ kapışılırken o kendini unutturdu. Londra’da bir ilkokul açıp din eğitimi vermeye başladı. Dünün süperstarı artık Müslüman’dı. Yeni yaşamıyla birlikte, yeni bir yüz ve yeni bir isim de edinmişti: Yusuf İslam…


Diz dize

Yıllar önce TRT'deki 32.Gün programı için onunla Londra’daki okulunda buluştuğumda gözlerime inanamamıştım.


Plaklarını hâlâ saklayıp dinlediğim star, şimdi uzun entarisi, başında sarığı, ayağında terliği, cebinde telefonu ile Usame Bin Ladin’i andırıyordu.
Sesi, dalgalı saçları ve gözleri olmasa bu 45′lik müminin,Cat Stevens olduğuna inanmak imkânsızdı.
Üstelik söyleşi boyunca o da kendisinin Cat Stevens olmadığına beni inandırmak için çırpınıp durmuştu.


Tuhaf bir durumdu:

Ben onun bir kalemde silip attığı (renkli) gençliği(miz) için hayıflanırken o da Türklerin bir kalemde silip attığı (İslami) geçmişine ağıt yakıyordu.


Yerde bağdaş kurup diz dize oturduk. 

 Ve onun nasıl Müslüman olduğunu dinlemeye koyulduk:

“Aradığımı Kur’an’da buldum”

İslam’ı seçmeden önceki yaşantınız nasıldı, bir süperstar olarak mutlu değil miydiniz?

İslam’dan önceki hayatım tamamen Batı tarzındaydı. Batılı eğitim almıştım. Maddi başarılar peşindeydim. Kısa zamanda müzik alanında bu başarıyı yakalamıştım. Büyük kitleler önünde, çığlıklar atan genç kızlara şarkılar söyledim. Çok kazanıyor ancak anlık yaşıyordum. Bu yaşam aynı zamanda benim sonumu da hazırlıyordu. Şov dünyası içindeki ilk yılım sonunda verem oldum. Bunun üzerine hayatımı yeniden düşünmeye başladım. Arayış içindeydim. Bütün dinleri ve ‘izm’leri inceledim. Şöhretim bir yandan büyüyordu ama o büyüdükçe ben daha da içime kapanıyordum.

Uyuşturucu dahil her şeyi denedim, ama ruhumun derinliklerinde aradığım o huzura bir türlü kavuşamıyordum. Sonunda 27 yaşımda Kur’an’la tanıştım. Kardeşim Kudüs’e gittiğinde bir camiyi ziyaret etmiş ve müthiş etkilenmişti. Onun getirdiği Kur’an’ı okuyunca aradığımı bulduğumu anladım.

“Yusuf için ağladım”

Sizi en çok etkileyen ne oldu?

Kur’an sanki doğrudan bana konuşuyormuş gibiydi. Sanki bedenimden, ruhumdan, düşüncelerimden haberdardı. Adeta durumumu biliyordu. Korkularımın, endişelerimin farkındaydı. Herbir bölümü bitirdiğimde yıllardır cevap aradığım soruları Kur’an’ın çoktan yanıtladığını gördüm. İçinde özellikle hatalar aradım, bulamadım. Sonunda anladım ki asıl hataları olan benim… Kur’an ise mükemmeldir.

Neden kendinize Yusuf ismini seçtiniz?

Kur’an’daki bir sureden esinlendim. Açıkçası Hz. Yusuf’la ilgili bölüm beni çok etkileyen bölümdü. Yusuf Aleyhisselam bir semboldü. Allah onu pekçok dönemlerden geçirmiş, bir dönem felaketlerle karşılaştırmıştı. Ama sonuçta Yusuf, selamete ermişti. Bu bölümü okurken ağlamaya başladım. O anda kalbim İslam’a açıldı.

Yusuf İslam 1977 yılında Londra’daki Merkez Camii’ne giderek Müslüman oldu. Oradakilerden ibadeti ve dinin gereklerini öğrendi. Fazla öne çıkmamaya gayret gösterdi. İlk zamanlar müzikten tamamen kopmamıştı. Televizyonlarda hâlâ konserleri birbiri peşi sıra yayınlanırken bir soru beynini kurcalamaya başladı:

Müzik mubah mı?

İslam’da müziğe yer var mı?

O zamanlar müziğin İslam’daki yerini araştırırken vardığım nokta şuydu:

Eğer şarkı sözleriniz günahkâr değilse müzik yapmaya dinen bir engel yoktur. Kur’an bir yasak koymuyordu. Hatta Hz. Peygamber tersine, yolda, işte, düğünde hatta savaşta şarkı söylenmesini teşvik ediyordu. Ama bugün müzik, Hz. Peygamber’in sözünü ettiği türde şarkı söylemenin çok ötesinde bir sektöre, dev bir endüstriye dönüştü. İbadeti engelleyen bir ticaret haline geldi. Bu yüzden sonunda müziğin aleyhinde bir yoruma vardım.

Müziği inançlarınız doğrultusunda kullanmak mümkün değil mi?

Bu hep cevabını aradığım bir soru. Kendime hep şunu soruyorum: ‘Bunu Allah için mi yapıyorum, yoksa kendim için mi?’ İşte bu noktada kendimi rahat hissetmiyorum. Belki hiçbir zaman profesyonel olmamış, plaklar yapmamış, şöhrete ulaşmamış biri için normal olabilir ama ben müzikle tatmin olmak ve müzikten para kazanmak konusunda öyle eğitildim ki bu özel durumum nedeniyle müzik konusunda tutucu davranıyorum.

Müziği özlüyor mu?

Yine de Yusuf İslam müziği tamamiyle bırakmadı, İlahiler için yeniden stüdyoya girdi. Satış gelirlerini İslami örgütlere akıttı. Yardım konvoylarıyla kimi zaman Afganistan’da, kimi zaman Bosna’da göründü. Dünün pop yıldızı eskiden konser verdiği alanlarda artık vaaz da veriyordu.

Laik hayranları Cat Stevens’ın plaklarını hâlâ inatla dinlerken Yusuf İslam’a garipseyerek bakıyorlardı. İşin komik tarafı Yusuf İslam da hâlâ Cat Stevens dinleyen eski hayranlarına garipseyerek bakmaktaydı.

Röportajdan sonra, bir arkadaşımın yolladığı plağını imzalamasını istedim; “Artık imzalara inanmıyorum” diye reddetti. 

Hiç eski plaklarını, şarkılarını ya da gitarını özleyip özlemediğini sordum. “Hayır” demedi.“Pek özlemiyorum” dedi.

Nitekim sonunda yeniden gitarına dönecekti.

“Batı’nın geleceği İslam”

Yusuf İslam’ın Londra’daki ilkokulunda öğrenciler İngiliz eğitiminin yanı sıra çok sıkı bir İslam eğitiminden de geçiriliyorlar. Avrupa’nın gelecekteki Müslümanlarının temelleri bu okulda atılıyor. Yusuf İslam, ileride İslam alimi ve eğitmeni yetiştiren bir üniversite düşlüyor.

Peki İslam’ın Batı dünyasında geleceği olabilir mi?

Batı dünyasının geleceği İslam’dır. Çünkü diğer dinlerin değişen zamana uyması zor. Oysa İslam, her döneme uyarlanabilecek genel ilkelere sahiptir. Bugünkü modern dünyada develer yerine arabalarımız, uçaklarımız var, ama ulaşım ulaşımdır. Yapılacak iş İslam’ın koyduğu ilkeleri günümüz koşullarına uyarlamaktan ibarettir.


Yani siz Batı tipi bir demokrasiye inanmıyorsunuz.

Batı’da bile demokrasi sadece küçük bir liberal azınlık için var, oysa toplumun büyük kesimi köleliği yaşıyor. İslam bunun için nihai çözümdür. Teorik olarak temsili demokrasi elbette kötü bir şey değil, hatta İslam’ın nasıl işlemesi gerektiğini gösteren bir sistem…
Ama demokrasinin bazen nasıl kirli bir sözcük haline gelebileceğini Cezayir’de gördük.

Eğer demokrasinin nihai amacı insanları dinsiz yapmaksa bu tüm toplumu kapsayamayacağı anlamına gelir. Çünkü inanan insanlar daima olacaktır. Oysa dini bir yönetim insanlara dinsiz olma hakkını da verir. Hangisinin daha demokratik olduğuna varın siz karar verin.


Dünyada halen İran, Türkiye, Cezayir gibi birbirinden çok farklı İslam örnekleri var. Sizce bunların hangisi ‘gerçek İslam’ı uyguluyor?

Dünyada İslam’ı tam tatbik eden bir sistem yok. Türkiye’de hilafet çöktüğünden beri İslam alemi iyice güçsüzleşti. Milli sınırlarla bölündü. Eğer Müslümanlar tek vücut olabilseler, Bosna’da yaşananlar olmazdı.

“AB çabanız onur kırıcı”

Yusuf İslam, İslam’ı tanıtma uğruna ülke ülke geziyor. Türkiye’ye de -çoğunlukla seçim arifelerinde defalarca gelip- İslamcılar için propaganda yaptı.


Türkiye izlenimlerini sorunca Erbakan gibi cevap verdi:
 “Kendimi evimde hissettim. Eşim Kafkas kökenli, ben de aslen Rum olduğum için çok rahattım. Ayrıca çok gururlandım. Çünkü Türk halkının İslam’ın gelişmesine yaptığı katkıyla elde ettiği gücü gördüm. Bu arada bu gücün son derece manasız çabalar için terk edilmeye başladığını gördüğüm için üzüldüm.

Şimdi Türkiye Avrupa Topluluğu’na girmek için çabalıyor. Bu ne kadar onur kırıcı bir şey…

Oysa Türkiye bir zamanlar dünyanın hükümdarlığı koltuğunda oturan bir ülkeydi. Şimdi o dünyaya arka kapıdan girmeye çalışıyor.

Türk halkının bir kimlik krizi yaşadığını sanıyorum. Bence Türk toplumu doğal olarak güçlü ve gelişmeye açık bir toplum. Ama gelişmesi bu gücü ona kazandıran temel değerlere başta da İslam’a sıkı sıkıya sarılmasından geçiyor.”


MALCOLM X (MALİK EL ŞAHBAZ)



MALCOLM X (MALİK EL ŞAHBAZ)


Malcolm X (/ˈmælkəm ˈɛks/(19 Mayıs 1925; Omaha - 21 Şubat 1965; New York), Malcolm Little doğum ismidir ayrıca El-Hacc Malik El-Şahbaz (Arapça: الحاجّ مالك الشباز) ismiyle de bilinir, Afroamerikan Müslüman siyasi temsilci ve insan hakları savunucusudur. Tarihteki en etkili Afroamerikanlardan birisi olarak bilinir.


Genç yaşlarındayken yetim kaldı. Sadece altı yaşındayken babası öldürüldü. On üç yaşına geldiğinde ise annesi akıl hastanesine yerleştirildi. Kendisi ise koruyucu aileye verildi ve yaşamına bir süre bu şekilde devam etti.


1946 yılında (20 yaşındayken), hırsızlık ve haneye tecavüz suçlarından hapishaneye girdi. Hapishanedeyken, İslam Milleti (İngilizce: Nation of Islam) isimli siyahi hareketin bir üyesi oldu. 1952 yılındaki şartlı tahliyesinden sonra hızla hareketin liderlerinden biri haline geldi. Bu hareketin kamu yüzü olduğu yaklaşık 12 yıl içinde; siyahi üstünlüğüne inandığı İslam Ümmeti öğretileri doğrultusunda, siyah ile beyaz Amerikalıların ayrılması gerektiğini savundu ve sivil haklar hareketinin ırksal bütünleşme vurgularına karşı alaycı tavırlar sergiledi.


1964 yılının Mart ayında; Malcolm X, İslam Ümmeti (siyahi hareket) ve lideri Elijah Muhammed ile ilgili büyük bir hayal kırıklığına uğradı. En sonunda da hareketi ve öğretilerini reddetti. Devamında Sünni İslam ile tanıştı. Orta Doğu ve Afrika'da bulunduğu süre zarfından sonra Müslüman Camisi (İngilizce: Muslim Mosque, Inc.) isimli şirketi ve Afro-Amerikan Birliği Örgütü'nü kurmak için ABD'ye geri döndü. Daha sonra da Pan-Afrikanizm, siyahilerin kendi kaderini tayin edebilme ve kendi kendilerini savunma hakkı gibi konuların önemini vurgulayarak ırkçılığı reddederken, "Siyahi bir Müslüman olarak şuan özür dilememe sebep olan birçok şey yaptım. Bir hortlak gibiydim... belli bir yön işaret edildi ve yürümem söylendi." demiştir.[1]


İslam Ümmeti Hareketi'ni reddetmesinden sonra Şubat 1965'te, hareketin üç üyesi tarafından suikaste uğradı. Ölümünden kısa bir süre sonra da 20. yüzyılın en etkileyici kitaplarından biri olarak kabul edilen Malcolm X Otobiyografisi (İngilizce: The Autobiography of Malcolm X) isimli kitabı yayınlandı.


Gençlik yılları


İsim, yaş ve diğer kişisel bilgiler içeren kayıt defteri
1930 ABD nüfus sayım kayıtlarına göre Earl Little'ın ailesi (59. sırada)


Malcolm Little, 19 Mayıs 1925 yılında Omaha'da Grenada doğumlu Earl Little ve Georgia doğumlu Louise Norton Little'ın yedi çocuğundan dördüncüsü olarak dünyaya geldi. Babası Earl, Pan-Afrikanizm aktivisti ve Evrensel Siyahi Gelişme Derneği'nin (İngilizce: Universal Negro Improvement Association) yerel lideri olan Marcus Garvey'e hayran bir Baptist laik konuşmacıdır.[2][3] Malcolm X daha sonra babasının üç kardeşinin beyazlar tarafından öldürüldüğünü söylemiştir.[4]


Ku Klux Klan'ın(Faşist,ırkçı örgüt) tehditlerinden —​Earl'ün katıldığı ESGD (İngilizce: UNIA) faaliyetleri örgüt için "sorun teşkil etmekteydi"[5]— ​dolayı, Earl ve ailesi 1926 yılında önce Milwaukee hemen sonra da Lansing'e taşındı.[6] Burada da siyahi karşıtı ırkçı topluluk olan Siyah Lejyon tarafından sık sık saldırılara maruz kaldı. 1929 yılında evleri yakıldı (Earl'e göre sorumlu Siyah Lejyon'du).[7]


Malcolm 6 yaşındayken babası, resmi kayıtlara göre tramvay kazası sonucu hayatını kaybetti; Louise ise Earl'ün Siyah Lejyon tarafından öldürüldüğüne inanmaktadır. Babasının ölümünden siyahi karşıtı ırkçıların sorumlu olduğu söylentileri geniş kitleler arasında yayılırken daha çocuk olan Malcolm için son derece rahatsızlık vericiydi. Yetişkinlik döneminde ise, sorgulanması gereken çelişkili kanıların olduğunu belirtmiştir.[8] Yaşadığı ekonomik problemler sonrası, aylık 18 dolar ödeme yaptığı yaşam sigortası tarafından Louise'e (o zamanın parasıyla 1,000 dolar—​2016 yılında yaklaşık 15000 dolara tekabül etmektedir maaş bağlandı.[9] Fakat daha sonra ödeme yapan şirket, Louise'in intihara teşebbüs ettiğini iddia ederek politikaları gereğince maaş ödemeyi reddetti. Kıt kanaat geçinen Louise ise bahçesinin bir kısmını kiraya verdi ve oğullarını avcılığa yönlendirdi.[9]


1937 yılında, Louise bir adam ile flört etmeye başladı evlenme olasılığı da varken adam Louise'i hamileyken bırakıp kaçtı.[10] 1938 yılının sonlarına doğru, sinir bozukluğu hastalığı tedavisi görmek üzere Kalamazoo Devlet Hastanesi'ne yatırıldı. Çocuklarıysa birbirlerinden ayrılarak koruyucu ailelere verildi. Malcolm ve kardeşleri annelerini tam 24 yıl sonra hastaneden taburcu edebildiler.[11][12]


Malcolm Little, orta okula diğer öğrencilerden daha başarılı bir şekilde devam etmekteydi. O sıralarda en büyük arzusu avukat olmaktı fakat beyaz bir öğretmeninin "avukatlık bir zenci için hiç de gerçekçi bir hedef değil" demesi üzerine okulu bıraktı.[13] Malcolm X daha sonra duygusunu, beyaz dünyada yeteneği ne olursa olsun kariyer hedefleyen bir siyahi için yer yok diyerek ifade etti.[13]


14 yaşından 21 yaşına kadar üvey kız kardeşi Ella Little-Collins ile Roxbury (çoğunluğu Afroamerikan olan Boston'daki bir semt) semtinde yaşayan Malcolm bu sırada birçok farklı işte çalıştı.[14][15] Flint'te bulunduğu kısa bir süreden sonra 1943 yılında Harlem'e (New York'taki Manhattan kentinde bulunan bir yer) gitti. Burada; uyuşturucu ticareti, kumar, haraç kesme, soygunculuk ve muhabbet tellallığı (pezevenklik)[16] gibi birçok suça bulaştı. Ayrıca son zamanlarda çıkan biyografilerine göre diğer erkeklerle genellikle para için ilişkiye de girmiştir.[17][18] Daha sonra da, kızıl saçlarından dolayı "Kızıl Detroit" (İngilizce: Detroit Red) diye seslendiği dedesinden (anne tarafından) bir miras kalmıştır.[19][20] Askerlik yaşı geldiğinde ise, zorunlu askerlik kurulu yetkililerine "zenci askerleri organize etmek... silah çalmak ve biraz kraker öldürmek" için güneye gönderilmek istediğini söyledikten sonra "askerlik için zihinsel yetersizlik" hükmü aldı ve askere gitmedi.[21][22][23]


1945 yılının sonlarına doğru Malcolm, Boston'a geri döndü ve burada dört suç ortağıyla birlikte zengin beyaz aileleri hedefledikleri çok sayıda soygun suçlarına karıştı.[24] 1946 yılında tamirci dükkanından saat çalarken tutuklandı.[25] Şubat ayında ise, yankesicilik ve haneye tecavüz suçlarından Charlestown Eyalet Cezaevi'nde yatmak üzere 8 ila 10 yıl hüküm yedi.[26]


İslam Ümmeti dönemi

Daha fazla bilgi: İslam Ümmeti

Cezaevi

Malcolm Little tutukluluk süresince kendi kendini yetiştirmiş bir kişi olan mahkûm arkadaşı John Bembry ile görüştü.[27] John yapmış olduğu etki ile, Malcolm'un okumaya karşı isteğini artırmıştır.[28]


Bu sırada, kardeşlerinden bazıları İslam Ümmeti (nispeten dini ve siyahi hareket, en sonunda Afrikan diyasporasının beyaz Amerikalı baskısından kurtulmak için Afrika'ya dönmesi gerektiğini tavsiye etmiştir[29]) ile ilgili haberler göndermişti. İlk başta çok ilgilenmedi. Sonra kardeşi Reginald'dan, "Malcolm, sigara içmeyi ve domuz eti yemeyi bırak. Hapishaneden nasıl çıkılacağını sana göstereceğim."[30] mesajını alması üzerine sigara içmeyi ve domuz eti yemeyi bıraktı.[31] Devamında Reginald, ziyarete geldiği bir vakitte hareket (İslam Ümmeti) ve öğretileri (beyaz insanların şeytan olduğu inanışı dahil) ile ilgili bilgiler verdi. Malcolm ise beyaz insanlarla kurduğu tüm ilişkilerde sahtekarlık, adaletsizlik, açgözlülük kin ve düşmanlık olduğu kanısına vardı[32] ve dinlere karşı olan düşmanlıklarından dolayı "İblis" (İngilizce: Satan)[33] lakabını alan Malcolm artık İslam Ümmeti'nin çağrılarını kabul eden biri haline gelmişti.[34]


1948 yılının sonlarına doğru Malcolm, İslam Ümmeti hareketinin lideri Elijah Muhammed'e bir mesaj yolladı. Elijah da Malcolm'a, geçmişini unutup alçakgönüllülük ile Allah'a boyun eğerek dua etmesini ve bir daha kötü işlere bulaşmayacağına yemin etmesini tavsiye etti.[35] Daha sonra hatırlayacağı[36] dua etmek için verdiği iç mücadelesinden kısa bir süre sonra da İslam Ümmeti'nin bir üyesi oldu.[35] O zamandan beri düzenli olarak Elijah ile yazışmalar yaptı.[37] Daha sonra bir yazısında bu konudan "Muhammed Bey'in öğretilerinin, yazışmalarımın, ziyaretçilerimin ​genelde Ella ve Reginaldve kitap okumalarımın arasında aylar geçti ve ben tutsak olduğumu bile hatırlamaya vakit bulamadım. Aslına bakarsanız hayatımda hiç bu kadar özgür olmamıştım." diye bahsetti.[38]


1950 yılında, hapishaneden ABD Başkanı Truman'a yazdığı bir mektupta Kore Savaşı'na karşı olduğunu ve başkanın bir komünist olduğunu ifade etmesi üzerine FBI tarafından hakkında bir klasör oluşturuldu.[39] Bu yıl içinde, ismini Malcolm X şeklinde kullanmaya başladı.[40] Otobiyografisinde, "X harfi"nin tanımasının mümkün olmadığı Afrikalı atalarının soyadını temsil etmekte olduğundan bahsetmiştir. Ayrıca otobiyografisinde, "Artık benim için 'X', mavi gözlü şeytan olan beyaz köle efendileri tarafından atalarıma zorla verilen 'Little' soyadının yerini almıştır." yazmaktadır.[41]


Hatipliğinin ilk zamanları


1952 yılının Ağustos ayındaki şartlı tahliyesinden sonra,[42] Şikago'da Elijah Muhammed'i ziyaret etti.[43] Haziran 1953'te, Detroit'teki İslam Ümmeti hareketine ait Bir Numaralı Cami'de (İngilizce: Temple Number One)[not 8] yardımcı hatip (vaiz) oldu.[45] Bu yıl içinde daha sonra, Boston'da 11 Numaralı Cami'yi kurdu;[46] Mart 1954'te, Philadelphia'daki 12 Numaralı Cami'yi büyüttü ve geliştirdi;[47] ve 2 ay sonra da üyeliğini hızlı bir şekilde ilerlettiği Harlem'de[48] 7 Numaralı Cami'nin yöneticisi seçildi.[49]


1953 yılında, İslam Ümmeti hareketindeki hızlı yükselişi FBI'ın dikkatini çekti bunun üzerine Malcolm izlenmeye başladı.[50]


1955 yılı süresince Malcolm X, hareket için yeni üye bulma çalışmaları sonuç verici bir şekilde devam etti. Springfield'da (13 numaralı), Hartford'da (14 numaralı) ve Atlanta'da (15 numaralı) yeni camiler kurdu. İslam Ümmeti hareketine her ay yüzlerce Afroamerikan katılmaya devam etti.[51]


Hitabet yeteneğinin yanında, 1.90 m boyu ve 82 kg kilosu[52] ile etkileyici bir fiziksel görünüşü vardı. Malcolm'u tasvir ederken bir yazar "kuvvetli yapıya sahip"[53], başka bir yazar ise "büyüleyici derecede yakışıklı... ve her zaman kusursuz giyimli"[52] kelimelerini kullanmıştır.


Evliliği ve ailesi

1955 yılında Betty Sanders, Malcolm X ile ilk önce bir konferansında karşılaştı, daha sonra yemekli bir toplantıda tekrar karşılaştı; kısa süre sonrada düzenli olarak Malcolm'un konferanslarına katılmaya başladı. 1956 yılında Betty, ismini Betty X yaparak İslam Ümmeti hareketine katıldı.[54] Malcolm ile Betty'nin yüz yüze görüşme yapmaları hareketin öğretilerine ters düşmekteydi, bu yüzden çift düzinelerce hatta bazen yüzlerce insanın katıldığı sosyal etkinliklerde birbirleriyle görüşebildi. Malcolm bu sebeple New York'taki birçok müzeye ve kütüphaneye düzenlediği toplu ziyaretlere Betty'yi de davet etmiştir.[55]


Ocak 1958'de Malcolm X, Betty ile yaptığı bir telefon görüşmesi sırasında evlenme teklifi etti ve iki gün sonra evlendiler.[56][57] Devamında 6 kız çocuğu sahibi oldular: Attila (Attallah, d. 1958, ismini Attila'dan almıştır);[58]{{efn|group=not|1992 yılındaki bir röportajında Attila Shabazz; ismini Hun İmparatoru Attila'dan almadığını, Arapça anlamının "Allah'ın hediyesi" olmasından dolayı konduğunu söylemiştir.[59] Kubilay (Qubilah, d. 1960, ismini Kubilay Han'dan almıştır);[60] İlyasa (d. 1962, ismini Elijah Muhammed'den almıştır);[61] Cemile Lumumba (Gamilah Lumumba, d. 1964, ismini Patrice Lumumba'dan almıştır);[62] ve ikizleri Melike (Malikah) ile Melek (Malaak) (d. 1965 - babaları öldükten sonra doğmuşturlar).[63]


Johnson Hinton olayı

1957 yılında Johnson Hinton'ın (İslam Ümmeti hareketinin bir üyesi) New York'taki polisler tarafından dövülmesi ile Malcolm X ilk kez Amerikan halkı tarafından tanınmaya başladı.[64][65] 26 Nisanda Johnson ve İslam Ümmeti hareketinin üyesi iki diğer kişi, polis memurlarını coplarıyla Afroamerikan bir adamı darp ederken gördü.[64] Daha sonra, müdahale etmeye girişerek "Alabama ya da Georgia'da değilsiniz. Burası New York" şeklinde polislere bağırdılar.[65] Sonrasında memurlardan birisi Hinton'a dönerek onu darp etti bunun sonucunda Hinton'da beyin zedelemeleri ve iç kanamalar oluştu. En sonunda 4 kişi de tutuklandı.[64]


Bir görgü tanığı tarafından aldıkları bilgi ile Malcolm X ve yanındaki ufak bir grup, polis merkezine giderek polis mumurundan Hinton'u görmeyi talep ettiler.[64] Polis memuru ilk başta bu şekilde herhangi birisini tutuklamadıklarını söyledi, fakat yaklaşık beş yüz kişilik bir kalabalığın toplanmasının ardından Malcolm X'in Hinton ile konuşmasına izin verdi.[66] Malcolm X'in ısrarları neticesinde Hinton, bir ambulans ile Harlem Hastanesi'ne götürüldü.[67]


Hinton aldığı hasarlar tedavi edildikten sonra polis merkezine tekrar götürüldü ve merkezin dışında yaklaşık dört bin kişi toplandı.[66] Merkezin içinde ise Malcolm X ve bir avukat, iki kişi için kefalet görüşmesi yapmaktaydı. Hinton'un kefaleti ödenmedi ve polis memuru Hinton'un tutukluluk süresince hastaneye geri götürülemeyeceğini söyledi.[67] Durumun çıkmaza girdiği düşünülürken, Malcolm X polis merkezinden dışarı doğru çıkarak kalabalığa bir el işareti verdi. Önce hareket üyeleri sonrasında da kalabalığın geri kalanı sessizce dağıldı.[67] Bir polis memuru New York Amsterdam News'e vermiş olduğu demeçte "Hiç kimse bu kadar güce sahip olamaz" demiştir.[67][68] Bir ay boyunca Malcolm X, NYPD tarafından gözetim altına alındı; önceden yaşamış olduğu şehirlerdeki ve mahkûm olduğu hapislerdeki yetkililerden bilgi toplantı.[69]


Soruşturma kurulunun Hinton'a darp girişiminde bulunan memurlar hakkındaki suçlamayı reddetmesi üzerine, Ekim ayında Malcolm X yetkili memura kızgınlık içeren bir telgraf gönderdi. Kısa süre sonrasında da, İslam Ümmeti hareketinin içerisine sızmak üzere memurlar görevlendirildi.[70]


Gittikçe artan önemi

1950'lerin sonlarına doğru Malcolm X, yeni bir isim kullanmaya başladı (Malcolm Shabazz ya da Malik El-Şahbaz) fakat genelde Malcolm X olarak tanınmaya devam etti.[71] Sorunlar ve olaylar ile ilgili yaptığı yorumlar artık gazetede, radyoda ve televizyonda yayınlanmaya başlamıştı[72] ve 1959 yılında New York Şehir televizyonunda yapılan İslam Ümmeti hakkındaki belgesel yayınında yer aldı.[72]


1960 yılının Eylül ayında Malcolm X, New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca Afrikalı milletler hakkındaki resmi toplantılara davet edildi. Mısır'dan Cemal Abdül Nasır, Gine'den Ahmed Sékou Touré ve Zambiya Afrika Ulusal Kongresi'nden Kenneth Kaunda ile bir araya geldi.[73] Fidel Castro da kurula katıldı ve Harlem topluluk liderleri karşılama komitesinin bir parçası olarak Malcolm X ile alenen bir araya geldi.[74] Fidel Castro, Malcolm X'i özel bir görüşmeye davet etti ve konuşmadan iki saat sonra da Küba'ya ziyarete gelmesini istedi.[75]


İslam Ümmeti hareketindeyken inanışları ve savundukları 



1952 yılında İslam Ümmeti'ni benimsemesinden 1964 yılındaki ayrılığına kadar Malcolm X'in desteklediği inançlardan bazıları:



İnsanların aslının siyahiler olduğu,[76]
Beyaz tenli insanları "şeytan" olduğu,[77]
Siyahilerin beyaz insanlardan üstün olduğu ve
Çok yakında beyaz ırkın yok olacağı.[78]


Pek çok beyaz tenli insan ile bazı siyahiler, Malcolm X ve ve bu dönemde bahsettiği şeylerden endişe duymuştur. Malcolm ve İslam Ümmeti hareketinin; fitneci, ırkçı, şiddet yanlısı, ayrımcı ve gelişen ırklar arası ilişkileri tehdit edici oldukları belirtilmiştir. Malcolm, yahudi aleyhtarı (antisemitik) olmak ile de suçlanmıştır.[79] Sivil haklar hareketinin hedeflerinden birisi Afroamerikanlara yapılan haksızlıkları bitirmek iken İslam Ümmeti, üyelerinin politik sürece katılmasını yasakladı.[80] Sivil haklar kuruluşları İslam Ümmeti'ni ve Malcolm'u radikal görüşlere sahip olmaları ve Afroamerikanları gerçekten temsil etmemelerinden dolayı kınamıştır.[81][82][83]


Malcolm X, sivil haklar hareketini sık sık eleştirirdi.[84] Martin Luther King, Jr.'ı "takoz" (İngilizce: chump) diğer liderleri de "yardakçıları" (İngilizce: stooges) diye nitelendirmekteydi.[85][not 9] 1963'te yapılan Washington Yürüyüşü'nü ise "Washington saçmalığı" diye tanımlamıştır.[86] Bunula ilgili de, "yüz yıl önce ölmüş olan ve yaşarken bizi sevmeyen bir başkanın heykeli arkasında, beyazlar tarafından düzenlenen" bir gösteriden dolayı bu kadar çok siyahinin heyecanlı olmasına anlam veremdiğini söylemiştir.[87]


Sivil haklar hareketi ırkçılığa karşı mücadele verirken, Malcolm X ise Afroamerikanların beyaz tenli insanlardan tamamıyla ayrılması gerektiğini savunmaktaydı. Ayrıca, Afroamerikanların çözüm için Afrika'ya geri dönmesi ve geçici bir önlem olarak siyahi insanlara Amerika'da ayrı bir ülke oluşturulması gerektiğini ileri sürmekteydi.[88][89] Siyah insanların kendilerini savunmaları ve sürekli tetikte olmaları gerektiğini dile getirerek sivil haklar hareketinin şiddet karşıtlığı stratejisini dahi reddetmiştir.[90] Yaptığı konuşmalar dinleyicileri üzerinde ki genellikle kuzey ve batı Amerika şehirlerinde yaşayan Afroamerikanlar olmaktaydı güçlü etkiler bırakmaktaydı. Dinleyicilerin çoğu özgürlük, adalet, eşitlik ve saygıyla ilgili konuşmaktan bıkmış olanlar[91] kendilerinin şikayetlerini Malcolm'un sivil haklar hareketinden daha iyi dile getirdiğini düşünmekteydi.[92][93]


Hareket üyeleri üzerindeki etkisi


Malcolm X genelde İslam Ümmeti hareketinin en etkili (Elijah Muhammed'den sonra) ikinci lideri olarak kabul görmektedir.[94] 1950'lerin ve 1960'ların başında meydana gelen hızlı üyelik artışı sebebiyle büyük ölçüde itibar kazandı (bir araştırmaya göre üye sayısı 500'den 25,000'e;[not 10] başka bir araştırmaya göre ise 1,200'den 50,000 ila 75,000 civarına ulaştı).[95][not 11] Ayrıca boksör Cassius Clay'in de (daha sonra Muhammed Ali diye tanınan) harekete katılmasını sağlamıştır[96] (aynı Malcolm X gibi, Muhammed Ali'de daha sonra hareketten ayrılarak Sunni Müslüman olmuştur).[97]


İslam Ümmeti hareketinden ayrılışı

Aralık 1963'te Başkan Kennedy suikasti hakkında yorum yapması istenince Malcolm X, "tavukların eve tünemesi (İngilizce: chickens coming home to roost) durumudur. Tavukların eve tünemesi beni asla üzmez; hatta daha mutlu yapar" dedi.[98] New York Times bir haberinde şöyle yazmıştır: "Müslüman lider, Kennedy ile alakalı yaptığı eleştirinin devamında; Kongo lideri Patrice Lumumba'nın, sivil haklar lideri Medgar Evers'ın ve bu yıl Birmingham'da gerçekleşen bombalı saldırıda öldürülen siyahi kızların katillerinden söz etti. Bu olayların da bir başka 'tavukların eve tünemesi' durumu olduğunu belirtti."[98] Yapılan açıklamalar geniş bir kamu kitlesinin tepkisini çekti. Kennedy'nin ailesine taziye mesajları gönderen ve hatiplerine bu konuyla ilgili konuşma yapmamaları yönünde uyaran İslam Ümmeti hareketi ise, eski parlayan yıldızı olan Malcolm X'i alenen kınadı.[99] Malcolm X postalarını ve hatiplikteki derecesini gizli tutmasına rağmen, 90 günlüğüne kamu önünde konuşması yasaklandı.[100]


Elijah ile ilgili, hareketin sekreterleriyle evlilik dışı yakınlıklar öğretilerine ciddi bir şekilde zıtlık teşkil eden kurduğuna yönelik söylentiler ortaya çıkmıştı.Malcolm X, ilk başta söylentileri önemsemedi. Devamında Elijah'ın oğlu Wallace ve ithamlara maruz kalan bayan ile konuşmasından sonra söylentilere inanma noktasına geldi. 1963 yılında ise söylentilerin doğruluğunu kabul etti.[101]


Şuana kadar medyanın sevilen yüzü olan Malcolm X,bazı hareket üyeleri tarafından Elijah'ın liderliği için bir tehdit olarak görülmeye başladı. Louis Lomax'ın,1963 yılında yazdığı İslam Ümmeti hareketi hakkındaki kitabının (When the Word Is Given) kapağında Malcolm X'in resmini kullanması ve içerisinde beş tane konuşmasına yer vermesi üzerine Malcolm X'in otobiyografisi yayıncıların ilgisini çekmeye başladı.[102]


Diğerlerinin izlediği iki adam birbirleriyle kibarca konuşmakta.



8 Mart 1964'te Malcolm X, İslam Ümmeti hareketinden ayrıldığını açıkladı. Kendisinin de dediği gibi hala bir Müslüman'dı fakat şiddetli ve sert öğretilerinden dolayı hareketin kendisinden "uzaklaşabildiği kadar uzaklaştığını" düşünüyordu. 

Daha sonra, Afroamerikalıların "politik bilincini artıracak" siyahi milliyetçisi bir organizasyon düzenlemeyi planladı. Ayrıca, diğer sivil hakları liderleri ile çalışmak istediğini söyleyerek bunu geçmişte yapmak istediğini fakat Elijah'ın onu engellediğini belirtti.[103]


İslam Ümmeti hareketinden ayrıldıktan sonraki faaliyetleri.



Düzenlediği organizasyonları ve bakış açısı

İslam Ümmeti hareketinden ayrıldıktan sonra, Müslüman Camisi isimli dini organizasyon[104][105] ile Pan-Afrikanizm'i savunan ve dini olmayan Afro-Amerikan Birliği Örgütü'nü[106][107] kurmuştur. 26 Mart 1964'te Martin Luther King, Jr. ile ilk ve tek görüşmesini sadece fotoğraf çekilebilecek uzunluktaki bir sürede Washington'daki senatoda Medeni Haklar Yasası'nı tartışacakları sırada yaptı.[not 12][109] Nisan ayında ise, Afroamerikanların oylarını akıllıca kullanmaları gerektiği ve yeni seçilecek hükümetin tam eşitlik haklarını elde etmelerini engellemesi durumunda silaha sarılmaları gerekebileceğini anlattığı "The Ballot or the Bullet" isimli bir konuşma yaptı.[110][111]


Sünni oluşu


Bu arada, birkaç tane Sünni tarafından inançlarını öğrenmesi teşvik edildi; bundan kısa süre sonra da Sünnilik mezhebini seçti.[112]


Hac ibadeti



Nisan 1964'te, kız kardeşi Ella Little-Collins tarafından aldığı maddi destek ile Hac ibadetinin başlangıcı olan Cidde'ye gitti. Fakat, ABD'li olması ve Arapça konuşamamasından dolayı Müslüman olup olmadığı anlaşılamadığı için Cidde'de bekletilmeye başlandı.[113][114] Yardım almak için Peygamberimizin Örnek Ahlakı kitabının yazarı Abdurrahman Hasan Azzam ile irtibata geçti. Azzam'ın oğlu gelip onu Cidde'den alarak özel otel odasına götürdü. Diğer günün sabahı ise Prens Faysal tarafından devlet misafiri olarak sayıldığını öğrendi,[115] Hac ibadetlerini tamamladıktan birkaç gün sonra prens ile görüşme yaptı.[116] Bu ibadet Malcom X' in fikirlerini değişmesine neden olmuştur.



Afrika

Malcolm X daha önce Birleşik Arap Cumhuriyeti, Sudan, Nijerya ve Gana'yı Elijah Muhammed'in düzenlediği bir Afrika turu sırasında ziyaret etmişti,[117] Mekke ziyaretinden sonra 1964 yılında Afrika'yı ikinci kez ziyaret etti. Mayıs ayının sonlarına doğru ABD'ye döndü[118] ve Temmuz ayında tekrar Afrika'ya gitti.[119] Bu ziyaretler sırasında resmi memurlara röportajlar verdi, ayrıca Mısır, Etiyopya, Tanganika, Nijerya, Gana, Gine, Sudan, Senegal, Liberya, Cezayir ile Fas gibi ülkelerde radyo ve televizyonda konuşmalar yaptı.[120] Kahire'de, Afro-Amerikan Birliği Örgütü'nün temsilcisi olarak Afrika Birliği Örgütü toplantılarına ikinci kez katıldı.[121] Üçüncüsü olan bu ziyaretinin sonlarına doğru Afrika'nın önde gelen bütün liderleri ile bir araya geldi.[122] Gana'dan Kwame Nkrumah, Mısır'dan Cemal Abdül Nasır ve Cezayir'den Ahmed bin Bella, Malcolm X'ten kendi hükümetleri için çalışmasını istedi.[122] İbadan Üniversitesi'nde yaptığı konuşmasından sonra, Nijerya Müslüman Öğrenciler Birliği tarafından kendisine Yorubaca olan onursal Omowale ("yuvasına dönen evlat") ismi verildi.[123] Daha sonra bunun, en şeref verici ödül olduğunu söylemiştir.[124]


Fransa ve İngiltere



23 Kasım 1964'te Afrika'dan geri dönerken, Paris'te duraklayarak Maison de la Mutualité isimli konferans salonunda konuşma yaptı.[125][126] Bir hafta sonra, 3 Aralık tarihinde Oxford Union'da yapılması planlanan münazaraya katılmak için İngiltere'ye gitti. Münazaraya çok fazla ilgi olmuştur ve ulusal televizyon kanalı BBC'de yayınlanmıştır.[127][128]


5 Şubat 1964'te, tekrar İngiltere'ye gitti,[129] 8 Şubatta Afrika Kuruluşları Konseyi'nin ilk toplantısı için başvuru yaptı, kaydının yapılmaması üzerine ertesi gün Fransa'ya gitti.[130]


12 Şubatta, Muhafazakâr Parti'nin 1964 genel seçimlerini kazandığı Smethwick'i ziyaret etti. Muhafazakar Parti'nin destekcileri tarafından kullanılan "Komşunun bir zenci olmasını istiyorsan, oyunu İşçi Partisi'ne ver." sloganı kent hakkında kötü bir izlenim oluşturmuştur. Malcolm X, "Smethwick'te gaz odaları kurmak gibi faşist ögelerin olacağını beklemezdim." diyerek Hitler baskısı altındaki Yahudileri'n durumunu, siyahi yerlilerinkine benzetmiştir.[131][132]


ABD'ye dönüşü

İslam Ümmeti hareketinden ayrılarak yaptığı uluslararası seyahatlerden sonra, ABD'de geniş dinleyici kitlelerine hitaben konuşmalar yaptı. Müslüman Camisi ve Afro-Amerikan Birliği Örgütü tarafından devamlı düzenlenen toplantılara katıldı, üniversite kampüslerinde en beğenilen konuşmacılardan birisi haline gelmişti.[133] Baş yardımcılarından birisi daha sonra, "üniversite öğrencilerine konuşma yapabilmek için tüm fırsatları değerlendirdi" şeklinde bir yazı yazmıştır.[134] Ayrıca, Sosyalist İşçi Partisi tarafından düzenlenen toplantılara da katılmış ve konuşmalar yapmıştır.[135]


İslam Ümmeti tarafından yapılan tehditler

Cassius Clay (arkadaki siyah takımlı), konuşma yapan Elijah Muhammed'i izlemektedir, 1964
1964 yılı boyunca, sürekli anlaşmazlıklar yaşadığı İslam Ümmeti hareketi tarafından defalarca tehdit edildi.


Şubat ayında 7 Numaralı Cami'nin lideri, Malcolm X'in arabasına bombalı saldırı yaptırdı.[136] Mart ayında Elijah, Boston'un hatibi olan Louis X'e (daha sonra Louis Farrakhan olarak tanınmıştır) "Malcolm X gibi münafıkların başlarının kesilmesi gerekiyor" demiştir;[137] 10 Nisanda Elijah destekçileri tarafından çıkarılan Müslüman Gazetesi'nde, Malcolm X'in kafasının koptuğunu tasvir eden bir karikatür yayınlandı.[138][139]


12 Haziranda, FBI muhbiri "Malcolm X'in öldürüleceğine" dair bir ihbar aldı.[140] (Aynı ay içinde İslam Ümmeti hareketi Malcolm X'in Queens, New York'taki oturma izninin geri alınması için bir dava açtı. Ailesinden evlerinin boşaltılması istendi[141] fakat 14 Şubat 1965 günü çıkan yangın nedeniyle ev tamamen tahrip oldu.)[142]


9 Temmuzda Elijah'ın yardımcılarından –daha sonra FBI ajanı olduğu ortaya çıkan–[143] John Ali, Malcolm X'i kastederek "Saygıdeğer Elijah Muhammed'e karşı gelen kimse hayatını tehlikeye atmış olur." demiştir.[144] 4 Kasımda, hareket tarafından yayınlanan Müslüman Gazetesi'nde "Malcolm gibi bir adam ölümü hakeder" ifadesi yer almıştır.[145]


Malcolm X bu ikonik fotoğrafta ailesini korumak için perdenin arkasından dışarıyı gözetlemektedir.
Eylül 1964'te Ebony dergisi, Malcolm X'in elinde tuttuğu bir tüfek ile pencereden dışarıya bakmasının canlandırıldığı ve tüm bu tehditlere karşı meydan okumasını ifade eden fotoğrafı yayınladı .[23][146]


Suikasti


21 Şubat 1965'te Manhattan'daki Audubon Salonu'nda; Malcolm X konuşma yapmaya hazırlanırken, 400 kişilik dinleyicilerden birisi "Zenci! Ellerini cebimden çek!"[147][148][149] diye bağırdı. Malcolm ve korumalarının olayı bastırmaya çalışacakları sırada, bir adam ileriye doğru atılarak Malcolm'un göğsüne ateş etti;[150][151] iki kişi daha tabancalarıyla sahneye doğru ateş etti.[148] Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi'ne götürülmesinden kısa süre sonra, 15:30'da öldüğü açıklandı.[149] Yapılan otopsiye göre göğsünde, sol omzunda, kollarında ve bacaklarında olmak üzere 21 yerinden yaralandığı belirlendi.[152]


Cinayetten sonraki Audubon Salonu'nun sahnesi. Arkadaki yuvarlaklar işaretlenmiş kurşun izleridir.


Saldırganlardan birisi (İslam Ümmeti hareketinin üyelerinden Talmadge Hayer, genelde Thomas Hagan olarak tanınır) polis olay yerine ulaşamadan kalabalık tarafından linç edilmiştir;[153][154] tanıkların belirlemelerine göre diğer iki saldırgan da hareket üyelerinden Norman 3X Butler ile Thomas 15X Johnson'dır.[155] Mart 1966'da, üç kişi suçlu oldukları kanıtlanarak müebbet hapse mahkûm edilmişlerdir.[156][157] (Hayer duruşma sırasında suçunu itiraf etti. Butler ve Johnson olmadıkları haricinde diğer iki saldırgan hakkında başka bir şey söylemedi.[158] 1977 ve 1978 yıllarındaki tekrar yargılanma süresinde, suikasti planlayan veya gerçekleştiren 4 isim verdi.)[159][160]


Sonradan Muhammed Abdul Aziz olarak tanınan Butler, 1985 yılında şartlı tahliye edildi; 1988'de İslam Ümmeti hareketine ait Harlem'deki caminin lideri oldu; masum olduğunu savunmaktadır.[161] Hapishanedeyken ismini Halil İslam olarak değiştiren Johnson, hareketi ve öğretilerini reddederek Sünnilik mezhebini seçti; 1987 yılında serbest bırakılmasından, Ağustos 2009'daki ölümüne kadar suçsuz olduğunu savunmuştur.[162][163] Sonradan Mücahit Halim diye tanınan Hayer ise 2010 yılında şartlı tahliye edildi.[164]

Cenaze töreni

23-26 Şubat arasında Harlem'deki Unity Cenaze Evi'nde halka açık bir şekilde yapılan törene 14 ila 30 bin kişi katılmıştır.[165] 27 Şubattaki cenaze töreninde God in Christ Kilise'sinin dışarısında dolup taşan kalabalık için hoparlörler kurulmuştur,[166][167] yerel bir televizyon kanalı da meydanı canlı olarak yayınlamıştır.[168]


Törene katılan sivil haklar liderlerinin arasında John Lewis, Bayard Rustin, James Forman, James Farmer, Jesse Gray ve Andrew Young vardı.[166][169] Aktör ve aktivist olan Ossie Davis Malcolm X'i "parlayan kara prensimiz" şeklinde tanımlayan bir methiye düzmüştür.


Malcolm X, Hartsdale'daki Ferncliff Mezarlığı'na gömülmüştür.[168] Arkadaşları mezar kazanların küreklerini alarak cenazeyi kendileri gömmüştür.[170]


Malcolm X'in ailesinin ve çocuklarının geçimini sağlayacak paranın toplanması için aktör ve aktivist olan Ruby Dee ile Juanita Poitier (Sidney Poitier'in karısı) tarafından Meşgul Anneler Komitesi (İngilizce: Committee of Concerned Mothers) kuruldu.[171]


Suikaste gelen tepkiler.



Malcolm X suikastine pek çok tepki yağmıştır.

Martin Luther King, Jr., Betty Shabazz'a "kocasının şoke edici ve trajik suikastinden" dolayı üzgün olduğunu bildirmiştir:


Irkçılık problemlerine çözüm bulmak için yüz yüze görüşmeler yapmadığımız zamanlarda, her zaman Malcolm'a karşı derin bir sevgim vardı, probleme teşhis koyma ve problemi kökünden çözme konusunda muhteşem yeteneklere sahip olduğunu düşünürdüm. Kendisi görüşünü yansıtma konusunda başarılı bir konuşmacıdır ve karşı karşıya kaldığımız ırkçılık problemleri için mükemmel çabalar sarf ettiği inkar edilemez bir gerçektir.[172]


Elijah Muhammed 26 Şubattaki Kurtarıcı Günü'nde (İngilizce: Saviour's Day, İslam Ümmeti hareketinin kuruluş yıldönümlerine verilan ad) yaptığı konuşmasında "Malcolm X vaazlarında bahsettiği yere gitmiştir" dedi.[173] Ayrıca, "Malcolm'un ölmesini istemiyorduk ve herhangi bir cinayet girişiminde bulunmadık. Fakat biliyoriz ki cahilce ve aptalca doktrinleri Malcolm'un sonunu getirmiştir." diyerek cinayet ile ilgilerinin olduğunu yalanladı.[174]


Malcolm X'in arkadaşı olan yazar James Baldwin, suiksast haberini duyduğu sıralarda Londra'da bulunmaktaydı. Ardından röportaj verdiği gazeticelere "Siz yaptınız! Bu adamın ölümünden siz ve sizin gibi beyaz üstünlüğünü çıkaranlar sorumlusunuz. Suçlu değilsiniz ama siz yaptınız... Başlattıklarınız, akımlarınız ve bir kıtaya yaptığınız tecavüz ile tüm bunlar başladı." şeklinde bağırmıştır.[175]


Komplo iddiaları

Takım elbiseli ve papyonlu, gülen bir adam.Louis Farrakhan

Günlerce, suikastin nihai sorumlularının kim olduğu kamuoyunca tartışıldı. 23 Şubatta James Farmer (Irk Eşitliği Kongresi lideri), bir basın toplantısında suçun sahiplerinin İslam Ümmeti hareketi değil yerel uyuşturucu satıcıları olduğunu açıkladı.[176] Ayrıca, polis korumasının eksikliğini, suikastçilerin Audubon Balo Salonu'na kolay girmelerini ve polisin olay mahalini koruyamamasını gerekçe göstererek NYPD, FBI ve CIA'yi suçladı.[177][178]


1970'li yıllarda kamuoyu, sivil örgütlere sızma ve düzenlerini bozma amacı taşıyan COINTELPRO ile diğer gizli FBI çalışmalarının 1950'li ile 1960'lı yıllarda sürdürüldüğünü öğrendi.[179] İslam Ümmeti hareketinin sekreteri olan John Ali'nin aslında gizli bir FBI ajanı olduğu ortaya çıktı.[143] Malcolm X ise bir röportajında, Ali sayesinde Elijah Muhammad ile arasındaki gerilimin arttığını itiraf etmişti.[143] Ayrıca John Ali'nin suikastten önceki gece, Malcolm X'i öldürmekten suçlu Talmadge Hayer ile bir toplantı yaptığı bilinmektedir.[180]

https://tr.wikipedia.org/wiki/Malcolm_X

MALCOLM X (MALİK EL ŞAHBAZ)




MALCOLM X (MALİK EL ŞAHBAZ) 


Malcolm X: Bir insan hakları mücadelesi.


“Şimdi artık şehadet zamanıdır!” “Malcolm X”in kilit cümlesi işte buydu. Zenci olmaktan utandığı için saçlarını yakıcı bir asitle düzleştirmeye çalışan Harlemli uyuşturucu ve kadın satıcısının, yirminci yüzyılın en büyük Müslüman devrimcilerinden birine dönüşmesinin tüyleri diken diken eden öyküsünü mutlaka okuyun! 


İnsanlar, ütopyalarını gerçeğe dönüştürebilmek için bir ömür boyu çalışır, didinir, inandıkları değerler uğruna ölesiye savaşırlar. Ama bazen öyle bir ân gelir ki bu dünyayı aslında kendi iradelerimizin yönlendirmediğini, her türlü fânî iradenin üzerinde bir ilâhî irade olduğunu fark ederiz. İşte bu da insanın kendisini “Yaradan’ın takdirine kayıtsız şartsız teslim etme ânı”dır.


LİDER, bir kitle heykeltraşıdır. Vazifesi, mermer blokundan heykel yontarcasına, kalabalıkları bir imân ordusuna dönüştürmektir. İlk ıslâhat kendinde başlar… İslâhatçı; değiştirmek istediği toplumdan evvel kendini inşâ edendir.


Malcolm X, gerçek bir liderdi. 


Kırk yıllık bir hayatta en fazla ne yapılabilirse, ondan da fazlasını yaptı. “İblis”ten “El Hacc Mâlik El-Şahbâz”a, serserilikten Amerikalı Siyah Müslümanların Liderliğine… Ve çok daha ötelere: Şehâdete!
Bataklıklardan şâhikalara yükselen bir hayat…


İslâm dünyasının, son yüzyılda yetişen en iftihâr edeceği kahraman evlâtlarından biriydi Malcolm.


Ömrü, her dakikası fitili ateşlenmiş bir dinamit gibi geçen bu insan, indifadan yorulmayan bir yanardağa benziyordu. Ona “Amerika’yı sarsan adam!” dediler… Doğruydu.


“Dünyanın en öfkeli zencisi!” dediler… Doğruydu.


Malcolm X, boğanın boynuzundan tutan adamdı! Bir liderin tarihî misyonu, önderlik ettiği kitlenin içinde bulunduğu şartlarla irtibatlıdır. Bu gerçeği göz ardı ederek onu “aşırı” olmakla itham edenlere, cevapların en susturucusuyla karşılık vermişti “Evet ben aşırıyım; çünkü benim halkım, bu ülkede aşırı derecede kötü durumda!” Bir yerde zulüm varsa, inlemek de aşırı olacaktır, isyân da! Tekmelenenler türkü söylemez!


Derilerinin rengi siyah diye horlanan, linç edilen, öldürülen, caddelere, kahvelere, okullara sokulmayan, hayvanlardan daha hakir muameleye maruz kalan insanların damarlarına şuûr, öfke, şahsiyet ve imân enjekte ettiği için çağdaş beyaz yamyamların kâbusu olmuştu! Bir dâvâyı hakiki istikametinden saptırmanın en kalleş ve sinsi yolu, başına sahte liderlerin geçmesidir…


Sahtekâr Elijah Muhammed’le saptırılan Müslümanlık, “palavracı siyah papaz” Martin Luther King’le yozlaştırılan zenci hakları hareketi, O’nun aksiyonuyla “suç üstü” yakalanmıştı.


Elijah, iğrenç yalanlarla “yalancı semâlarda yalancı cennetlere” çağırıyordu.


King, “pembe” bir rüya görüyordu. Malcolm’sa; “gerçeklerin iki kaşı ortasına bakıyordu.”
Şimşekleri üstüne en çok “oyunları bozanlar” çeker!
Suya sabuna dokunmayan “muhalif”lerin, iktidarın başı üstünde yeri vardırl. “her şeyin aynı kaldığı” değişiklik arzûları, kimseyi rahatsız etmez…


İnanmış bir tek insanın nelere muktedir olabileceğini görmek için onun hayatına bakmak gerekir. “Süper Güç” olduğu “vehmedilen” bir devlet, bu siyah derili adam karşısında âciz kalmıştı!


Bazı insanlar, bütün insanlık için ölürler: Bütün insanlık için yaşadıkları gibi. Hürriyetin devâsâ heykelini dikenler, onun her cümlesi bir kıvılcım (hem ışık, hem alev) olan hür ve yiğit sesini susturabilmek için çareyi FBI ajanlarına kurşunlatmakta görmüşlerdi!


Hangi hakikat gizlenmek istendikçe daha çok âşikar olmadı ki?.. Zulüm, kısmak istediği sesi nârâ yapar! Ve bazı ölüler, yaşayanlardan çok daha yüksek sesle konuşur…

Malcolm X onlardandı.

(Allah rahmet eylesin.) 


ADANMIŞ HAYATLAR: 

Malcolm X: Bir insan hakları mücadelesi 

Yazar Recep Şentürk 

http://hakyoluislam.blogcu.com/malcolm-x-malik-el-sahbaz/850065

Malcolm X: Bir insan hakları mücadelesi



Malcolm X'in Martin Luther King, Jr. ile yaptığı tek buluşma, 26 Mart 1964.


Malcolm X: Bir insan hakları mücadelesi.
 

1990 yılı ilkbaharıydı. Bir ikindi vakti yeni gittiğim New York'taki Columbia Üniversitesi'nin bahçesinde College Walk olarak isimlendirilen 116. Cadde'de yürüyordum. 


Kulağıma ezan sesi gelmeye başladı. Bir anda bunun memleket özleminden kaynaklanan bir yanılsama olduğunu düşündüm. Sesin geldiği istikamette yürümeye başladım. Ayaklarım beni doğu istikametine götürdü. Morning Side Drive'a ulaştım ve caddeden karşıya geçtim. Yol sona ermişti. Balkona benzeyen gözetleme noktasında durdum, Harlem'e yukarıdan bakıyordum. Dikkatle dinledim. Ezan sesi Harlem'deki Malcolm X Camii'nden geliyordu. O anda yaşadığım karmaşık hisleri anlatamam.


Amerika'nın Hollywood filmlerine yansımayan bir yüzü ile karşılaşmaktan dolayı sarsılmıştım. Malcolm X, kutsal bir sesi ülkesine taşıyan ve oralarda yankılanmasını sağlayan bir uç beyi olarak gözümde saygıyla canlandı Malcolm X, benim gözümde, İslam'da evrensel insan hakları savunucularının son büyük örneklerinden biridir. 


20. yüzyılın yetiştirdiği en önemli Müslüman önderlerden biri olan Malcolm X, daha doğrusu el-Hacc Malik el-Şahbaz, 1925 yılında Nebraska'da doğmuş, 1965 yılında New York'ta, 39 yaşındayken bir suikast sonucunda şehit edilmiştir. 


"En az bir düzine insanın sahip olduğu tecrübeye sahip olacak kadar hal başımdan geçti." diyen Malcolm X, yaptığı her şeyin asla gecikme kabul etmeyecek derecede acil yapılması gerektiğine inanıyordu. "İslam'da evrensel insan hakları var mıdır?" diye soranlara, geçen yüzyılın, hakkında en fazla konuşulan ve yazılan Amerikalı Müslüman'ı Malcolm X'in hayatı, en güzel cevaptır. 


Evrensel İslam'ı keşfetmek, onu, siyah ırkçılığından kurtarıp evrensel insan hakları mücadelesine yönlendirmiştir. Malcolm X'in hayatında üç safha vardır. Bu safhalara kısaca göz atalım: (1) Malcolm Little dönemi: Malcolm, sıkıntılı bir çocukluk dönemi geçirir ve ortaokul bittikten sonra liseye devam etmeden okulu terk eder. O devirde lisede okuyan siyah zaten çok nadirdir. 


Bu Malcolm'un hayatı boyunca unutamayacağı ve şuurunda yer eden, okuldan aniden soğumasına sebep olan bir olay gerçekleşir: Bir gün, dersinde çok başarılı olduğu ve kendisini çok seven İngilizce hocası Bay Ostrowski, ona ileride meslek olarak ne yapmayı düşündüğünü sorar. Malcolm, o güne kadar fazla kafa yormadığı bu soruya, avukat olmayı düşündüğünü söyleyerek cevap verir. Bunun üzerine Bay Ostrowski, Malcolm'a dönerek şöyle der: "Biliyorsun, burada hepimiz seni severiz. Ancak sen bir zenci olduğunu unutmamalısın. Avukat olmak bir zenci için gerçekçi bir ideal değil. Sen olabileceğin bir şey düşünmelisin. 

Çok kabiliyetli ellerin var.Neden bir marangoz olmayı düşünmüyorsun?" 



Ancak sınıftaki diğer öğrencilere de ileride hangi meslekleri seçeceklerini soran Bay Ostrowski, Malcolm'dan daha az çalışkan oldukları halde onları ideallerini gerçekleştirmeleri için teşvik etmiş, hiçbirisine başaramayacağını söylememiştir. Bu durum, Malcolm'u derinden etkilemiş; Malcolm'un okuldan soğumasına, beyazlara yabancılaşmasına ve ne kadar zeki ve başarılı olursa olsun, ırkçılık engelini aşamayacağına inanmasına yol açmıştır. 


Bu ve benzeri olaylar Malcolm'u sisteme yabancılaştırmıştır. Böylece onun hayatında, yeraltı dünyasında ve hapishanelerde geçirilen bir dönem başlamıştır. Bu dönemde Malcolm'un hiçbir ideolojik çabası yoktur; Tanrı'yı inkar etmektedir ve sadece behimi arzularını tatmin peşindedir. (2) 


Malcom X dönemi: 


Bu dönem, Malcolm X'in hapishanede İslam Milleti Hareketi Lideri Elijah Muhammed'in öğretisi ile tanışarak İslam'a ilk adımı attığı ve sadece ABD'de yaşayan Afro-Amerikalıların haklarını savunduğu dönemdir. 


Bu dönemde Malcolm, kölelikten kalma "Little" soyadını bırakır, matematikte bilinmeyeni ifade eden "X"i soyadı olarak kullanmaya başlar. Bir müddet sonra Malcolm X, siyah milliyetçiliğinin sınırlarını Amerika dışına da genişletir ve dünyadaki tüm siyahların haklarını savunmak için mücadele etmeye başlar. 


Malcolm X, İslam Milleti Hareketi'nin sözcülüğüne kadar yükselir. Ancak, hareketin lideri Elijah Muhammed'in bazı çelişkilerine ve yolsuzluklarına göz yummayınca hareketten kovulur. (3) El-Hacc Malik el-Şahbaz dönemi: Malcolm X'in hayatında hac, önemli bir dönüm noktası olmuştur. Ha görevini ifa ettikten sonra ismi ile birlikte düşünceleri ve davası da değişmiştir. 


Malcolm'un yeni ismi artık el-Hacc Malik el-Şahbaz'dır. Hacda evrensel İslam'ı keşfettikten sonra Malcolm, evrensel olarak istisnasız bütün insanların haklarını savunmak için mücadeleye başlamıştır. İslam ona, o güne kadar savunduğu siyah milliyetçiliğini bir kenara bırakarak, insan hakları konusuna tevhit penceresinden bakıp bütün insanlığı, bir olan Allah'ın yarattığı tek bir aile olarak sevgiyle kucaklamayı öğretmiştir. 


Malcolm X'in hayatındaki, sonuçları itibarıyla, belki de en etkili olay hac olmuştur. Malcolm X hacda, İslamiyet'in Amerikalıların bir türlü çözemedikleri ırk ayrımcılığı problemini çözdüğünü görür. 


Beyaz adamın bu çözümden örnek alması gerektiği kanaatine ulaşır. Eğer İslam ırk problemini Afrika'da ve Asya'da çözmüşse, Amerika'da da çözebilir. Buna bir engel yoktur. Öyleyse Amerika İslam'dan bu konuda istifade etmelidir. 


Bu maksatla Malcom X, lideri olduğu Muslim Mosque'a hacdan gönderdiği mektubun aynı zamanda basına da dağıtılmasını ister. Malcolm'un Mekke'den Amerika'ya gönderdiği mektup, kendisini sevgiyle veya nefretle izleyenleri şok etmiştir. 

http://hakyoluislam.blogcu.com/malcolm-x-malik-el-sahbaz/850065