12 Ocak 2012 Perşembe

CEMAL KAMACI NASIL HİDAYETE ERDİ?







CEMAL KAMACI NASIL HİDAYETE ERDİ? 


1943 yılında Trabzon’un Maçka ilçesinin Kapı Köyü’nde ailenin onuncu çocuğu olarak dünyaya geldi. Spora İstanbul’da futbolla başladı. Top oynarken ayağını kırınca futbola veda etti. Boksa Fatih Güreş Kulübü'nde Ali Hoca’nın teşvikleriyle başladı. Kısa bir süre sonra Fenerbahçe'ye geçti ve boks takımının kaptanlığını üstlendi. 1962'de Milli Takım'a seçilen Cemal Kamacı, 1966 yılı sonuna kadar bütün millî karşılaşmalarda 67 veya 71 kilolarda dövüştü. Bu süre içinde iki kez Balkan ikinciliği kazandı. 1967 yılında Türkiye'de profesyonel boks lisansı verecek bir kurum olmadığı için lisansını Viyana'dan Avusturya adına çıkarttıran Kamacı, böylece profesyonel oldu. 1972 yılında Avrupa Şampiyonu Fransız Roger Zami'yi İstanbul'da yenerek, 63.5 kilo Avrupa Profesyonel Boks Şampiyonu oldu. 1973 yılında ünvanını İspanyol boksör Ortiz'e kaptıran Kamacı, yılmayarak 1975'te Köln’de İspanyol Gomez Fouz'u yenerek bir kez daha ünvanını geri aldı. Avrupa Profesyonel Boks Şampiyonluğu ünvanını 1976 yılı içinde yaptığı üç maçta da korudu. 63.5 kg'da dünya sıralamasında dördüncü sıraya kadar yükseldi. Avrupa Şampiyonu ilk Türk boksörü olan Kamacı, 11 Kasım 1976'da İstanbul’da düzenlediği bir jübile maçından sonra boksu bıraktı.

O BİR EFSANE.


O bir Efsane ve sayfalarınmızın konuğu Türk Sporseverler'in hiçbir zaman unutamayacağı, Türk Boks'una uluslararası arenada onlarca madalya kazandırmış ve "Türk gibi güçlü!" sözünü kanıtlamış değerli Milli boksörümüz Cemal Kamacı.
Istanbulboks.org, Türk Boks'una yıllarını veren, Efsane Altın Eldivenlerimiz'in başarılarını yazdıkları altın sayfalarla dolu yaşamlarını bir nebze de olsa boksseverlere anlatmak, onları bugüne, bugünden de yarına taşımak için bir ilki gerçekleştiriyor.EFSANELERİMİZ! Efsanelerimiz sayfalarının ilk konuğu Türk Sporseverler'in hiçbir zaman unutamayacağı, Türk Boks'una uluslararası arenada onlarca madalya kazandırmış ve "Türk gibi güçlü!" sözünü kanıtlamış değerli Milli boksörümüz Cemal Kamacı.Efsanelerimiz dizisi, İstanbul Boks İl Temsilciliği Organizasyon Komitesi üyesi Ömer EKİNCİ'nin Milli Efsanemiz Cemal Kamacı'yla Sakaryadaki evinde yaptığı söyleşi ile başlıyor. İstanbulboks.org : Boksa ilk olarak ne zaman ve kimin teşvikiyle başladınız? Cemal Kamacı : Boksa 1957 yılında Fatih Güreş Kulübü'nün Boks Şubesinde başladım.Tabi ben her genç gibi futbol oynamak istiyordum.Ama futbola fiziğim müsait değildi.Ama futbolu, dolayısıyla sporu çok seviyordum.Ve bir gün bir mahalle maçına gittik.Maç esnasında ayağım kırıldı.Sol ayağım kırılınca doktora gittik.Doktor kesilecek dedi.Feci kırılmıştı.Sonra bir kırıkçıya gittik.Kırıkçı ayağımı bağladı,ayağım eğri şekilde tuttu.Zaman içerisinde ailem bana futbolu yasakladı.Ama gençtim, sporu çok seviyordum.Ağabeyim de boks yapiyordu.Onu da bu spora teşvik eden Fatih Güreş Kulübü'nden rahmetli Ali Hoca'mızla beraber 13-14 yaşında boksa başladım. İstanbulboks.org : Sizin döneminizde Boks Sporu'na olan bakışı ve aldığınız dereceleri anlatabilirmisiniz? Cemal Kamacı: Ben amatör olarak 9 yıl boks yaptım.4 kez Avrupa Şampiyonu oldum,2 kere Ankara Şampiyonu ,2 sefer de Silahlı Kuvvetler Şampiyonu oldum. 67-71 yıllarında Türkiye Şampiyonu oldum.O zamanlar maçlara kimse gelmezdi.Herkes bilete gelirdi ve tamamen dolardı.Ama şimdi bedava olmasına rağmen maçlara gelinmiyor.Sonra ben tabi amatörlükten sonra profesyonelliğe geçtim.13 sene profesyonel boks yaptım.Bu zaman içerisinde 79 tane maç yaptım.4 kere Avrupa Şampiyonu oldum.Tabi buraları paralı gezmek çok zor ama biz şampiyon olduğumuz için bu gezileri yaptık.Bizim zamanımızda boksta güreş haricinde derece alan yoktu.İşte bizim tarihte ilk olarak almış olduğumuz Avrupa Şampiyonluğu’muz çok büyük bir yankı uyandırdı.Ve ben Türkiye'de 72-74 yıllarında yılın sporcusu ünvanını kazandım.Dolayısıyla bu büyük bir yankı yaptı.Ve bugünlere geldik. İstanbulboks.org : Boks sporuna ilgi duyan ve faal olarak yapan sporculara neler söylemek istersiniz? Cemal Kamacı: Şimdi boks bir sanattır.Kimisi vahşi spor diyor,kimisi bilmemne diyor ama aslında spordur.Kuralları vardır.Bu kuralların dışına çıkarsan spordan çıkar.Yani o kurallar içerisinde bunu yapacaksın.Ben her gence boksu tavsiye ediyorum.Müslümanın güçlü olması lazımdır.Nasıl güçlü olacaksın spor yaparak.Biz yani TÜRK MİLLETİ olarak dövüşçü insanlarız,savaşçı insanlarız.Boksuda bir nevi dövüş olarak kabul etmemiz lazım.Onun için tavsiye etmekteyiz.Birde gençler boks yapsın öğrensin.Ama tabi herkes boks yapamaz,herkes sporcu olamaz,bu bir kabiliyet meselesidir.Onun haricinde fizik olarak müsait olması lazım.Şimdi ben geçenlerde bir maça gittim arkadaşlarla bir genç çıkmış,daha 13-14 yaşlarında belki 1.80 boyu var.Ben dedim bu delikanlının basket oynaması lazım çünkü boksa müsait değil onun fiziği.Yani fizikte mühimdir sporda.Mesela çok kısa boylu bir genç basketçi olamaz.Onun için gençlere tavsiyemiz spor yapsınlar.Amma boks,amma futbol,amma güreş.Gençlerin spor yapması lazım.Gençler spor yaparlarsa ahlaklı olurlar.Kötü alışkanlıklara uymazlar.Tavsiyemiz gençlere boks yapsınlar.Ha boks yaparken ne yapması lazım biraz evvel söyledim ya evvela boksu sevmesi lazım,yaptığı sporu sevmesi lazım,sevmeden bu iş olmaz.Sevdiği zamanda belirli kuralları yerine getirmesi lazım.Yani yaşantısına dikkat etmesi lazım.Hem boks yapıyorsun hem sigara içiyorsun olmaz.Gece hayatına dikkat etmesi lazım uykusunu alması lazım mali durumu müsaitse kadrosunu alabilmesi lazım,iyi beslenmesi lazım vs. İstanbulboks.org : Günümüz boksörlerden kimleri takip ediyorsunuz, beğendiğiniz sporcular var mıdır? Cemal Kamacı: Şimdi boks maçlarını zaman zaman izliyoruz.Çok güzel gençler var.Sonra boks tekniğiyle olsun çok ilerlemiş eskisi gibi değil.Ama ben şu anda şu boksör iyidir diyemiyeceğim.Ama ben çok iyi takip etmediğim için.iyi boksörlerimizde var.Sinan Şamil'in boksu vasattır.Onun en büyük avantajı ağırsiklet olması.Çünkü ağırsiklet boksör çok yoktu.Türkiye'nin nüfusu 70 milyonsa, misal olarak bunun 65 hatta 68 milyonu aynı standarttır.Belki 1 milyon insan ağırsiklet çıkar, yani Sinan Şamil kardeşimiz şampiyon olurken 1 milyon içinden olur ama bir başkası 69 milyon içinden olur.Onun için ağırsikletlerin şansı var. İstanbulboks.org : 73'de şampiyon oldunuz, 74'de ünvanınızı kaybettiniz, 75'de tekrar şampiyon oldunuz.Tek cümlede söylerken çok kolay elbette, ama bize o 1000 günü anlatır mısınız?


Cemal Kamacı: Şimdi tabi profesyonel boksta Avrupa Boks Birliği'nin almış olduğu bir karar var.Şampiyon olan boksör altı ay ünvanını korur.Ama bu süre içerisinde isterse ünvanını ortaya koyabilir maç yapabilir.Ama bu mecbur değil.Altı ay ünvanını korur.Eğer ünvanını ortaya koymamışsa ortya koyması zorunlu.Kime karşı,Avrupa Boks Birliğinin seçtiği rakibe karşı.Dolayısıyla yani tekrar kazandığı takdirde tekrar altı ay daha ünvanını korur.Altı ay içinde maç yaparsa yapar.Şimdi ben şampiyon olunca altı ay içinde tekrar maç yapmak zorunda kaldım v yenildim.Yenilince Türkiye'de bu iş bitti, Kamacı bir daha şampiyon olamaz dediler.Ama ben yılmadım koşturdum,gece gündüz çalıştım tekrar altı ay sonra ünvanı geri aldım.Ve beni döven adamı döverek bunu geri aldım.Ondan sonra iki sene ben ünvanımı korudum.0 zamanlar çok büyük paralar alıyorduk.Bunun pahasına ben yenilerek değil yenerek boksu bıraktım. İstanbulboks.org : O dönemi hatırlıyor musunuz? Mesela maçları ,atmosferi, rakipleri..

Cemal Kamacı: Tabi.Fransız'dan ben ilk şampiyonu aldım,İspanyol'a yenildim.Tekrar İspanyol'u yenen bir başka İspanyol'dan ünvanı geri aldım.Yani beni yenen adamdan ünvanı geri aldım.Hem de Almanya'da Köln'de.7.raundda şampiyon oldum.73'de şampiyon oldunuz, 74'de ünvanınızı kaybettiniz, 75'de tekrar şampiyon oldunuz.Tek cümlede söylerken çok kolay elbette, ama bize o 1000 günü anlatır mısınız? İstanbulboks.org : Bu kadar imkansızlıklar içinde nasıl bu kadar başarıyı elde ettiniz?

Cemal Kamacı: Şimdi tabi çok zor.Boks zor bir spor.Dolayısıyla çok çalışmak lazım,çok ter dökmek lazım.Ben zaman zaman diyorum ki bu döktüğüm terleri bir tankere koysam bir tanker ter olurdu.Kolay değil şampiyon olmak.Burada bir sürü boksörümüz var ama şampiyon olamıyorlar.Niye?Çok zor iş.Bu işin 2 zorluğu var.Birincisi birini çıkıp dövmek zorundasınız.İkincisi bir de masa zorluğu var.Kolay vermiyorlar şampiyonluğu.Dolayısıyla biz çok çalıştık.Gece gündüz çalıştık.10 sefer Amerika'ya gittik.Samimi sölüyorum, antreman yapmaktan, o kadar uzun süre kalmama rağmen, New York'u doğru dürüst turistik şekilde dolaşamadım. Antremanlar kolay değildi, çok zordu. Ama oldu. İstanbulboks.org : Siz, ilk kez profesyonel olduğunuzda, Türkiye'de bu belgeyi verebilecek bir kurum olmadığından Avusturalya adına profesyonel oldunuz.İlginç değil mi?

Cemal Kamacı: Şimdi bu mesela o günden bugüne çok konuşuluyor.Bazı arkadaşlar geliyor illa profesyonellik olsun diye talepte bulunuyorlar. Türkiye'de profesyonellik çok kolay değil. Neden? Profesyonellikte Avrupa’da bir organizasyon yapıldığı zaman o organizede en az 4 boksörün dövüşmesi lazım.Hani biz burda yapıyorduk ya, burada amatörler dövüştürüyorduk.Ama aslında Avrupa'da amatör olmuyor.Profesyonel olması lazım.4 çift,5,6 ama 4 ten aşağı olmaz.4 çiftin organizesini düşünebiliyor musunuz? Büyük para.Yani 4 çift 8 boksöre para vereceksin.En büyük maçı yapan büyük paralar alıyor.Bunun kirası var,bunun masrafı var,bunun vergisi var.Bunları topladığın zaman bu organizeyi Türkiye'de yapmak kolay değil.Onun için ben diyorum ki profesyonellik zor.Yoksa profesyonellik yapılır.O kadar.Ama şimdi oraya o seyirciyi toplayabilecek misin? Şimdi bizim zamanımızda ben ilk zamanlarda çok zarar ettim. Benim sponsorum vardı.Benim tek başıma yapmam mümkün değildi.Zararı karşılayamazdım ki ben.Biz şampiyon olunca bütün maçlarda salon’da doluyordu.Ama işte o zamana gelmek kolay değil.Bunun için profesyonellik çok kolay çok zor.Zorluğu nedir,seyirci meselesi.Organize yapanın o parayı karşılaması lazım.Bu bakımdan zor, yoksa herkes profesyonel olur.Ama Türkiye Avrupa dan uzak olduğu için buraya gelinmesi bir sürü para.Otel parası vs. vs. parası, seyirci gelmediği zaman organize yapan iflas eder.Ben o yönden Türkiye'de profesyonelliğin zor olacağını söylüyorum İstanbulboks.org : Bugüne geri dönelim isterseniz, aktif olarak Boks ile ilgili bir faaliyet yürütüyor musunuz?

Cemal Kamacı : Ben 62 yaşındayım.52 senedir spor yapıyorum.Haftada 3 sefer koşu yapıyorum.63 kiloyken boksu bıraktım.Şuanda 60 kiloyu muhafaza ediyorum.Bugün görenler diyor sen hiç kilo almıyor musun,bende almıyorum diyorum.Aslında ben yiyor olsam bir günde 5 kılo alırım.O kadar kilo almaya müsaidim.Ben çünkü amatör olarak 3 ayrı siklette şampiyon oldum.Öğlen yemeği yemiyorum ben.Sabah kalkıyorum bu yaşımda 85 tane şınav çekiyorum.150 sefer mekik yapıyorum.Bütün idmanları yapıyorum.Bugün ben yetkili olsam insanlara sporu mecbur tutarım.Niye ? Spor yapan insan saglıklı olur.Evvele ben spor yaptığım için sigara içmedim,gece hayatım olmadı,içki azıma koymadım.Bugün gençliğe baktığım zaman perişan noktada.Onun için gençliğimizin sporla eğitilmesi lazım.Sporuda niçin yaptığını bilmesi lazım.Spor yapan bir insan muhakkak sigara içmez.Kötü alışkanlığı olmaz.Olmaması lazım. İstanbulboks.org : Sakarya'da doğayla içiçe bir evde yaşıyorsunuz.istanbul'daki hareketli yaşama alışan insanlar, nisbeten küçük illerde yaşayamaz derler, sizin Sakarya günleriniz nasıl gidiyor?

Cemal Kamacı: Evet.Aşağı yukarı 28 bitti 29 sene oldu.istanbul daydım.Çocukluğum Çapa da geçti.En son Bağdat caddesinde Suadiye de oturdum.4 sene.Ondan sonra çocuğum ölünce buraya geldim.O günden bu güne buradayım. İstanbulboks.org : 1991'de Benim Zaferim isimli bir sinema filmi çevirdiniz.Büyük bir cesaretle de Cemal Kamacı'yı profesyonel bir aktör değil de yine siz oynadınız.Bize bu filmi biraz anlatır mısınız?

Cemal Kamacı: Şimdi bu film meselesi çok konuşuldu.İlk şampiyonluklarımdan beri aklımda böyle bir fikir vardı.Ama işte bu kısmet meselesi veya işte böyle birisinin bu işe destek etmesi lazım.Aslında film benim istediğim gibi olmadı.Niye olmadı? Seneryo çok daha iyi yazılabilirdi.Şimdi biz boks yapıyoruz.Boks yapan bi insanın kavga yapması lazım film icabı olsa gerek.Ama biz hiç kavga yapmadan filmi bitirdik.Dolayısıyla çok daha güzel çok daha kaliteli olabilirdi.Ama işte vasat bir film oldu.Seyredenler işte zaman zaman duygusal olduğunu söylediler İstanbulboks.org : Cemal bey, size bu güzel sohbet için ve bizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.Sizin gibi duayenlerimiz, boks sporuna gönül vermiş bizlere en büyük destek ve güç kaynağı.Bu yüzden bu sohbet şahsım adına da büyük bir kıvanç vesilesidir.istanbul Boks İl Temsilciliğimiz adına, Temsilcimiz Ömer Karadeniz Beyefendi'nin en derin saygı ve muhabbetlerini iletirim.

Cemal Kamacı: Bilmukabele, siz de benim en derin selamlarımı iletin, Ömer Bey kardeşimin gözlerinden öperim.Şimdi tabii Sakarya'da olduğum için eskiden olduğu kadar camiadan ve gelişmelerden bilgilenmem mümkün olmuyor.Ama Ömer Bey'in Boks için yaptığı başarılı çalışmaları, organizasyonları ben buradan bile duyuyorum! Kendisi beni arar, sorar, vefa gösterir.Çok müstesna bir şahsiyet olduğunu biliyorum.

Ayrıca, Ömer Karadeniz Beyefendi Organizasyon komitesi üyesi bir arkadaşımız sizi ziyaret edecek deyince ben saçlarına kır düşmüş bir bey bekliyordum.Bu ropörtaj için tanıştığım, sevgili Ömer Ekinci kardeşim ise beni çok şaşırttınız,maşallah bu yaşta yaşınızdan büyük vazifeler üstlenmiş ve gayretle de yapıyorsunuz.Böyle gençler görünce Türk Boks'unun gelecekte çok iyi yerlere geleceğini görmek zor olmuyor.Bu bir bayrak yarışı ve biz bayrağı sizin gibi gençlere devrettik Ömer kardeşim.Ben de zahmet edip buralara kadar geldiğiniz ve için teşekkür ederim.


Bu haber

http://www.istanbulboks.org/efsaneler/cemalkamaci/ adresinden alınmıştır.



CEMAL KAMACI'NIN HİDAYETE ERİŞİ:


Öyle bir an...Öz çocuğumun ölümü...Pörsüyen ruhumun canlanışında itici güç olacaktır.
Üzerine titrediğimiz,hayat dolu,3 yaşında güzel bir kızımız vardı.Her masum yavru gibi o da bizim mutluluğumuzdu.Kapı çalınsa, "Baba baba!" diye seslenirdi,yeni başladığı o tatlı şivesiyle...İçim geçer o an...Yavrum ne tatlı da sarılırdı boynuma,gözüme bakar,yanaklarımdan öperdi.Elimizden çikolatayı alırken bile gözlerini gözlerimden ayırmazdı.Rabbim... Bizi ikaz mı ediyordu? Lâkin anlıyamıyorduk.


Bir gün hasta haberi geldi.Koştum,kucağıma aldım.Annesi ve ben,içi hallaç pamuğuna dönmüş bir haldeyiz.İlk defa girdiğim hastane koridoru;Zeynep Kamil Hastanesi.Kucağımda bitkin yavrum,bir ara gözlerini açtı...Sanki acı içinde kıvranan o değildi.Tatlı bir tebessüm...Neyi müjdeliyordu?Heyhat,anlayacak halde değildik.Doktorlar.... İzafi iltifatlar...Muayene...Büyürse bir şey yapamayız.İki saat sonra o masum yavru Ahirete göç etti.............
İşte annesinin ruhunu ihtizaza getiren,canlandıran yavru...Ve kendisinin ebedi âleme göçtü.İşte babasının gönlünü harekete geçiren bir yavru el... O,anne ve babanın âhireti kazanmaları için,hakikatı kavrama noktasında gönderilmiş pak bir yavru idi.
Rabbimin dileğiyle yaşayabilmemiz için hayatını adeta feda etmişti.Biz,buna daha sonraları öz ifadesiyle "kader"diyeceğiz...Allah(c.c)'ın takdiri... O gece,geç vakitlere kadar oturduk...Lüks,dayalı döşeli evin içi bize zindan görünmeye başladı. Bu hâl neyin nesi?Biz kimiz?


Nereye gidiyoruz?Yavruyu yaratan,sonra da onu elimizden alan Yaratıcı,bizi de bu şa'şaadan koparacak,huzuruna almayacak mı?
İç muhasebe derinleştikçe uykum kaçıyor.Saat gecenin yarısını bir hayli aşmış,yatağa giriyorum.Yatak sanki çuvaldızla dolmuş...Yorgan,ağır mı ağır...İçinde yün değil de kurşun var.O çok güvendiğim cüssem,pazularım;kuvvetlendirmek için spor sahalarına yıllarımı hapsettiğim vücudum eziliyor,eziliyor.Bir düşünce akımı başlıyor beynimde...Kendi kendime şöyle sesleniyorum:

"Kamacı! Bugün yavrun,yarın sen! O yavrunun hesabı kolay...Masum...Ya sen?Allah(c.c)'ın nimetlerini sorumsuzca tüketen sen! Şöhretin girdabında kendinden geçen sen!Sen ne yapacaksın?Hesap günü,Rabbinin sorgu meleklerine gezdiğin arz parçalarını,dünyayı mı anlatacaksın?Rabbim şu kadar madalya aldım,bu kadar kupam var.Kaç defa Avrupa Şampiyonu oldum,hatırlıyamıyorum.Dünya Şampiyonu olacaktım,ölüm geldi mi diyeceksin?Yoksa senden övgü ile bahsedenlerden,çılgınca neyi alkışladığını bilmeyenlerden yardım mı isteyeceksin?Kurtaracak mı bunlar seni? Bu mu hayat? Bu mu yaşamanın gayesi? Yok artık...Şartlar ne olursa olsun...Sen yaratıcının,Allah(c.c)'ın emrettiği gibi yaşamalısın.Kalk!.. Allah'ın emirlerini öğren ve hayatına tatbik et!.."

Yataktan doğruluyorum.İçimden geçenleri,düşüncelerimi hanımıma anlatmak istiyorum.İnsan bir bütün;o hayatımın bir parçası.Söze başlamak için münasip zemin ararken,içimden geçenlerin benzerini ondan dinlemeye başlıyorum.Allah(c.c)'a hamd ediyor,tövbe istiğfar ediyoruz.


O günden sonra İslam'ı öğrenmeye,öğrendiğimizi hayata aktarmaya çalışıyoruz.Okuyor,bilenlere soruyor,onları dinliyoruz.Bir gün,mübarek bir zâtın konuşmasına gittik.Hayatımıza ölçü olacak sözleri ondan dinledik:

"Ashab,o insanların birbirini yediği dönemde altın bir çığır açmışlardı.Efendi,köle,İslam'a koşuyor... O nurla nurlandıktan sonra çile,eziyet ve sıkıntıların en ağır acılarını sadre şifa,âb-ı hayat(hayat suyu) gibi yudumluyorlardı.Nebi'nin(s.a.v)etrafında halka olmuş...Günlerce aç kalmış,yurdunu yuvasını terkedip hicret etmiş...Malını mülkünü düşünmemiş,şöhret ve makamını elinin tersiyle itmiş...Oruçlu halde,şiddetli sıcak altında,yılmadan cihada koşmuş bu insanlar...Biliyormusunuz,bu hale bildikleri kaç ayetle gelmişlerdir:18-20 ayet...Onlar,öğrendiklerini yaşıyorlardı.Yaşadıkları gibi inanıyorlardı.Küfrün hakim olduğu çağda,18-20 ayetle,Medine'de ilk İslam devletini kurmayı Allah(cc) onlara nasip eyledi"
Hayatım boyunca bu ifadeyi unutmadım.İslam'ı yaşamak demek,bildiğini hayatına aktarmak demektir;hem o bir bütündür,parçalanamaz.Öyleyse bütüne ait ölçüleri öğrenmek,uygulamak gerekir.Yol uzun...Sabır ister,çile ister,ızdırap ister...Bizden öncekiler de o yoldan geçmiş,çile çekmiş,ızdırap duymuş.Ama sonunda saadet âleminin bâki hayatına sahip olmuştur.

Adım attık ailece o mutlu yola. O gün bu gün Allah'ıma hamd ve şükreder 

"Rabbim;beni,ehlimi ve çocuklarımı İslam üzere daim eyle;imanla Ahiret hayatına irtihalimizi nasip eyle" diye dua ederim.



"ÖLÜMLE BAŞLAYAN HAYAT" KİTABI- CEMAL KAMACI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder