10 Ekim 2019 Perşembe

DEĞİŞİK CAPSELER



Katolik rahibeydi İslam'ın kusurlarını bulmak için Kur'an'ı açınca olan oldu.



Katolik rahibeydi İslam'ın kusurlarını bulmak için Kur'an'ı açınca olan oldu. 

İbretlik bir hayat hikayesi

Endonezya'da dindar bir Katolik ailede büyüyen ve rahibe olmak için iyi bir eğitim alan Irena Handono, 1983 yılında İslam'la şereflendi ve Müslüman oldu. Handono'nun ağzından İslam'a dönüş hikayesi şöyle:

“KATOLİK BİR AİLEDE BÜYÜDÜM”


Endonezya'da dindar bir Katolik ailede büyüdüm. Çok ayrıcalıklıydım. Ailem zengindi ve iyi bir eğitim aldım. Bizim için Hıristiyan olmak, Müslüman olan Endonezya'nın çoğunluğundan farklı olduğumuz anlamına geliyordu. Zengin, eğitimli ve iyi ayakkabılar giydik. Müslümanların fakir, eğitimsiz ve inançlarını caminin önünde çaldıklarına inandık. Sadece bir Katolik rahibe olma çalışmalarım sırasında, bu çok sığ görüşü sorgulamaya geldim.

“HAYATIMI, TANRI'YA TAHSİS ETMEK İSTEDİM”

Çok erken yaşlardan itibaren dini dersler aldım. Ve bir genç olarak yerel kilisemizdeki birçok etkinliğe aktif olarak katıldım. Her zaman rahibe olma isteği duyduğumu hatırlıyorum. Bir Katolik olarak, bu dünyasal yaşamı bir manastırda yaşamaya bırakmak, yapılacak en asil şeydir. Hayatımı sadece Tanrı'ya adamak istedim. Liseyi bitirdikten sonra, Tanrı'nın çağrısını takip ettim ve bir Katolik seminerine katılmaya karar verdim.

“KARŞILAŞTIRMALI DİN OKUDUM”

Ailem kararım konusunda çok şaşırdı. Ben beş kardeşin tek kızıyım. Ve beni onlara yakın tutmayı umdular. Ancak kararlılığımı gördüklerinde rahibe olma isteğimi desteklediler. Çırak olarak hayatım zorluk çekmeden başladı. Manastırın dışında özel eğitim için bile seçildim. Orada felsefi teoloji enstitüsünde karşılaştırmalı din okudum. İslamolojiye odaklanmayı seçtim. Bu, dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesinde doğmuş olmanın yanı sıra, İslam'ı ilk öğrendiğim zamandı.Burada, aynı zamanda toplumumda bulunan Müslümanlar için de aynı önyargıları tanıdım. Zavallı, eğitimsiz, medeniyetsiz. Sadece 20 yaşında olduğum için bunu kabul edemedim. Kendi araştırmamı yaptım.

“AMACIM İSLAM'IN KUSURLARINI HATALARINI BULMAKTI”

Çoğunlukla Müslüman olmayan ülkeler hakkında çalıştım. Ve diğer ülkelerin Endonezya'da karşılaştığımız gibi yoksulluk ve eğitim konusunda benzer problemleri olduğunu öğrendim. Hindistan, Çin, Filipinler, İtalya, birçok Güney Amerika ülkesine eğitim görevlisi olarak gittim ve din konusunda bilgiler sundum. Bağlı olduğumuz en yüksek Katolik yönetiminden bana İslam hakkında çalışmama izin vermesini istedim. Bana izin verdi. Ancak İslam'ı incelemek amacım, İslam'ın kusurlarını, hatalarını ve zayıflıklarını bulmaktı.

“KUR'ANLA İLK KARŞILAŞMAM… İHLAS SÜRESİ BENİ ÇOK ETKİLEDİ”

Görevime başladım. Kur'an'ı aldım ve niyetim İslam aleyhine kullanabileceğim her şeyi bulmaktı. Böylece Kur'an'ı çeviri ile açtım ve okumaya başladım. Ancak çok daha sonra Kur'an'ın sağdan sola okunması gerektiğini biliyordum. Ancak, başka bir kitap gibi açtım ve İhlas Suresi'ni okudum:Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla1. De ki: "O, Allah'tır, bir tektir."2. ”Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)"3. O'ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir)."4. ”Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir."Bu bölüm beni çok şaşırttı. Kalbim, Tanrı'nın Bir olduğunu kabul etti. Tanrı'nın çocuğu yoktur ve yaratılmamıştır ve hiçbir şey O'na benzemez.

“TANRI VE ÜÇLÜ KAVRAMINI SORGULAMAK”

İhlas bölümünü ilk okuduktan sonra, ona Tanrı'nın gerçeği hakkında soru sormak için papaza gittim. Ona henüz tam olarak anlamadığımı söyledim. Tanrı aynı anda nasıl bir ve üç olabilir? Bana Tanrı'nın gerçekten Bir olduğunu ancak üç tezahürü veya kişiliği olduğunu söyledi. Tanrı, baba, Tanrı, oğul ve Tanrı, kutsal ruhtur. Buna Trintity denir.Ben sadece açıklamasını kabul ettim. Fakat geceleri, bir şey beni yine İhlas bölümünü okumam için zorladı: Tanrı Bir, O olmuyor, doğmuyor.Ertesi sabah tekrar öğretmenime gittim. Ona Trinity'yi anlamakta zorluk çektiğimi söyledim. Kurula gitti ve bir üçgen çizdi ve şunu yazdı: AB = BC = CA. Üçgenin bir olduğunu ancak üç tarafı olduğunu açıkladı. Aynısı Tanrı ve üçlü kavram için de geçerlidir.

“GECELERİ KURAN'A GERİ DÖNDÜM”

Durum buysa, ben üçgenin mantığına devam ettim, bir gün Tanrı dört tarafı olan bir dikdörtgen olabilir. Öğretim üyesi bunun mümkün olmadığını savundu. Neden diye sordum. Sabırsız oldu. Sadece imkansız, dedi. Sorgulamaya devam ettim. Sonra hocamız, anlamadığım halde, bu üçlü doğmayı kabul etmem gerektiğini söyledi: "Sadece kabul et. Sindirmeye çalış. Eğer onu sorgularsan, günah işlemişsin.”Onu sindiremedim. Kabul edemedim. Geceleri Kur'an'a geri döndüm ve İhlas bölümünü okudum. İçindeki bir şey sadece kalbimi çekti. Çok açıktı: Tanrı Bir. Her şey O'na muhtaçtır. Doğmaz. Hiçbir şey O'na benzemez.Kendi araştırmam sayesinde, Trinity fikrinin tümünün insan yapımı olduğunu anladım. Nizea fikir birliği sırasında Mesih'ten sonra 325 yılında Tanrı birliğinin üçe bölünmesiyle yaşandı. Bu gerçek benim Katolik kimliğime çok acı veren bir ayrılık bıraktı. Hiçbir şey artık eskisi gibi değildi.

“BENİM TEK SIĞINAĞIM ALLAH”

Müslüman olma ve açıkça yeni inancımı ilan etme cesaretini bulana kadar altı yıl daha sürdü. Müslüman olmak istediğimde, din alimi sonuçlara katlanmak için hazır olup olmadığımı sordu. “Dönüştürmek kolay” dedi “Ancak dönüşümün sonuçlarıyla birlikte yaşamak hayat boyu sürecek bir zorluk olabilir.”Ben de hazırlandım. Kendimi kurtarmak ve ruhumu kurtarmak zorunda kaldım. Yanlış dogmalar kabullenerek yaşamaya geri dönemedim. Dönüşümüm ile ailemi kaybettim. Servetimi kaybettim. Ve yalnızdım. Kolay değildi ama Allah hep benimle birlikteydi. O benim sığınağımdı. Benim tek sığınağım.

“HAYATIM SAHTE DOKTİRİNLERE VE DOĞMALARA DEĞİL ALLAH'A ADANMIŞTI”


Yeni bir Müslüman olarak sorumluluklarımı biliyordum. Günlük 5 vakit namazıma ve Ramazan ayında oruç tutmaya başladım. Başımı örttüm. Daha önce olduğu gibi, hayatım sahte doktrinlere ve dogmalara değil Allah'a adanmıştı. Manastırı terk ettim ama dindar bir Müslüman kadın olarak tüm hayatımın Allah'a adandığını öğrendim. Allah'a yakın olmak için bu dünyasal yaşamdan ayrılmak zorunda değilim. Yaptığım her şey Allah için. Hayatım Allah içindir. Elhamdulillah.Timetürk Kaynak: Katolik rahibeydi İslam'ın kusurlarını bulmak için Kur'an'ı açınca olan oldu 


https://www.risalehaber.com/katolik-rahibeydi-islamin-kusurlarini-bulmak-icin-kurani-acinca-olan-oldu-362775h.htm

7 Ekim 2019 Pazartesi

Karanlık sokaklardan âlimliğe: İmam Zeyd Şakir


Karanlık sokaklardan âlimliğe: İmam Zeyd Şakir

İmam Zeyd Şakir, yalnızca Amerika'da değil, bütün dünyada sohbetleri dinlenen ve vaazları takip edilen bir âlim. 

İmam Zeyd Şakir 1956 doğumlu. Ailesi Afrika, İrlanda ve Kızılderili asıllı. Sivil aktivizm çalışmaları, İslamofobi ve ırkçılığa karşı yaptığı mücadeleyle ön plana çıkan İmam Zeyd Şakir, yalnızca Amerika'da değil, bütün dünyada sohbetleri
 dinlenen ve vaazları takip edilen bir âlim.

Siyahilerin tarihi ayı (Black History Month), Malcolm X’i anma günleri programlarında ismini görebileceğiniz gibi mültecilere yönelik yardım kampanyaları, uyuşturucuya karşı mücadele, gençlere yönelik düzenlenen kamplar ve bir çok STK çalışmalarında doğrudan sahada olduğuna şahit olursunuz. “Nelson Mandela’dan Müslümanların öğrenmesi gerekenler” temalı bir programın posterine internette denk geldiyseniz muhtemelen İmam Zeyd Şakir tarafından düzenlenmiştir.

Amerika’nın etkin imamlarından olan İmam Zeyd Şakir, meşhur Zeytuna Üniversitesi'nin (eski ismiyle Zeytuna Enstitüsü) hocalarından birisi. Tek başına ayrı bir yazının konusu olması gereken Zeytuna Üniversitesi, 1996’da Hamza Yusuf ve Hişam Alalusi tarafından ABD-Kaliforniya’da kuruldu. Uzun yıllar Arapça dersleri ve İslami ilimler kursları veren enstitü, son yıllarda akredite olduktan sonra üniversite olarak hizmet vermeye başladı. 2009 yılında üniversite statüsüne geçen enstitü, bünyesine İmam Zeyd Şakir’i de alarak “İslam hukuku ve teolojisi” lisans programı vermeye başladı. Yazın kendi kadrosu ve Avrupa’daki saygın âlimlerle birlikte yoğunlaştırılmış İslami ilimler dersleri vermek üzere öğrencilerle birlikte İslam topraklarına gidiyorlar. Medine, Fas, Ürdün, Mısır gibi ülkelerde verilen dersler son iki yıldır İstanbul ve Konya’da yapılıyor. Rihle programları olarak bilinen bu programlara İmam Zeyd Şakir de katılıyor. Öğrenci profilleri çok değişken. Her yaştan öğrencisi olan okul, gençler kadar, yaşı ilerlemiş ama ilim için geç değil diyen yaşlılarımıza da öğrenciliği tattırıyor. İmam Zeyd Şakir, bu üniversitenin ve programların ortak kurucularından birisi.

“Bu hakikatle keşke 20 yıl daha erken tanışsaymışım diyorum”

İmam Zeyd Şakir, Müslüman bir ailede dünyaya gelmedi. Kendisi mühtedi İslam âlimlerinden birisi. 1977 yılında Müslüman oldu. O sırada ABD hava kuvvetlerinde görev yapıyordu. İslam’ı kabul etme sürecini şu kelimelerle anlatıyor: “Hakikati ararken İslam’ı buldum. Yaşadığım bölgedeki şartlar ve lise hayatım bir çok toplumsal sorunla karşılaşmama sebep oldu. Annem tek başına yedi çocuk büyütmeye çalışıyordu. Paramız da yoktu. Bu yüzden açlık sınırında olan ailelere verilen evlerin olduğu bir mahallede büyüdüm. Toplumsal hastalıkların her türüne şahit oldum. Bu problemlerin hepsinin bir çözüm programı olmalı, bunlar için birisinin koyduğu kurallar silsilesi olmalı diyordum. Bir yandan bu problemlere çözüm arayışındaydım. Diğer yandan ise Allah, hakikat ve hayat ile ilgili temel sorularım vardı. Bunlara cevaplar arıyordum. Allah’ın takdiriyle birçok dini öğrenmeye gayret ettim. Bir dönem komünizm ve ateizmle boğuşup durdum. Aradığımı bulamadım. Ama en son İslam ile tanıştım ve ruhum huzura erdi. Subhanallah!

İslam’ı öğrendikçe kafamdaki tüm soruların cevaplarını buldum. Toplumsal reform, Yaratan kim, yaratılan kim, ikisi arasındaki ilişki nedir, nasıl muhafaza edilmelidir... Peki ben nasıl ibadet edeceğim diye sorarken, Peygamber efendimizi (Sav) ve onun sünnetini tanıdım. Sonunda Müslüman oldum. Bu hakikatle keşke 20 yıl daha erken tanışsaymışım diyorum.”

Mescid El-İslam’ın kurulmasına vesile oldu

1980’ler, büyük gruplar halinde Afrika asıllı Amerikalıların İslam’ı kabul ettiği yıllardı. Suudi Arabistan bu gelişmeleri yakından takip ediyordu ve 1980’lerde Suud üniversiteleri siyahi Müslümanlara İslam’ı öğrenmeleri için cömert üniversite bursları veriyordu. Bazı kaynaklar, ABD’nin, reformist ve devrimsel bir ruhla İslam’ı kabul eden Müslüman siyahilerden ürktüğünü ve bu yüzden bu Müslümanları Selefi İslam akımına kanalize etmek istediğini savunmaktadır. Bu iddia gerçeğe yakın. Zira Amerika’da selefi İslam’ın yayılması aynı yıllara denk geliyor. İmam Zeyd Şakir de Medine Üniversitesi'nden bu bursu alan öğrencilerden birisi olacaktı. Yalnız bursun gecikmesi ve Mısır’daki Arapça programına çoktan başlamış olması, onu Suudi Arabistan’a gitme fikrinden vazgeçirdi. İmam Zeyd Şakir kurşunu milimle kaçıran öğrencilerden oluyor.

Kahire’de bir yıl Arapça öğrendikten sonra Connecticut’a yerleşen İmam Zeyd Şakir, burada sivil aktivizm çalışmalarına devam etti. Mescid El-İslam’ın kurulmasına vesile oldu. Bu mescitte uyuşturucu alışkanlığı olan gençleri toplumsal hayata geri kazandırmak için onlarla çalışmalar yaptı. Bir yandan akademik çalışmalarına devam etti ve Southern Connecticut State Üniversitesi'nde siyaset bilimi dersleri verdi.

Her yaz İstanbul ve Konya’ya geliyor

İmam Zeyd Şakir’in hayatının kırılma noktası Suriye’deki eğitim dönemi oldu. Geleneksel İslami çalışmaları yapmak için Suriye’ye gitmeye karar verdi. Suriye’de yedi yıl boyunca İslam çalışmaları yaptı. Tasavvufa ve maneviyata olan ilgisi bu dönemde başladı. Suriye’den sonra ise Fas’a gitti. Yoğun Arapça, İslam hukuku, Kur'an çalışmaları yaptı. Fas’taki şeyhler vesilesiyle manevi bir terbiye de aldı. 2003 yılında Kaliforniya’ya taşındı ve Zaytuna Enstitüsü'nde devamlı bir âlim olarak eğitim vermeye başladı. Arapça, İslam hukuku, tarih ve tasavvuf dersleri vermeye başladı. Bu dersler için yeni bir eğitim programının ihtiyacını hisseden İmam Zeyd Şakir, İslami ilimlerin öğretiminde yeni bir pilot program geliştirdi. Geleneksel ve güncel İslami ilimlerin harmanlanarak hazırlandığı bu programı Zeytuna Üniversitesi’nde uyguladı.

İmam Zeyd Şakir 500 en etkili Müslüman listesinde bulunmaktadır. Zaytuna Üniversitesi'nin düzenlediği Rihle programları çerçevesinde 20 günlük yoğunlaştırılmış İslami eğitim programı vermek üzere her yaz İstanbul ve Konya’ya gelmektedir.

İmam Zeyd Şakir’i tanımak için konuşmalarından bazı kesitler

“Müslümanlar, Amerika toprakları Amerika olmadan buradalardı. Bizim Müslümanlar olarak buradaki hikayemiz 20. yüzyılda bu topraklara gelen Suriyeliler, Yemenliler ve Arnavutlar ile başlamadı. Bu hikaye cesur Afrikalı Müslüman kölelerin kan ve ter ile bu ülkeyi inşa etmesiyle başladı. Onların kavgaları bizim kavgamızdır. Bizim mücadelemiz yalnızca onlarınkinin devamıdır.

Irkçı ve beyaz-merkezci politikayla olan mücadelede toplumsal vicdanı sağlayacak inanç yalnızca İslam’dır.”

“Bugün içinde bulunduğumuz Müslüman toplumda entelektüel, eğitimli ve evlilik için kariyerine gerekli zamanlarda ara verebilecek birçok Müslüman hanım var. Müslüman erkekler, evlilik mevzu bahis olunca, bu Müslüman hanımlara itibar etmiyor. Bu yüzden yetenek, güzellik, olgunluk ve dinamizme sahip birçok Müslüman hanım, Müslüman erkeklerin narin ve ürkek 'gerçek Müslüman kadın' arayışı esnasında eleniyor. Bu, İslam toplumu için tam bir fecaat! Kendimize sormamız gereken sorular var. 'Peygamberin öğrettiği model bu muydu? Neden Peygamber (sav) güçlü, kararlı ve hür kadınlarla evlendi?' ” (http://www.emel.com/article?id=71&a_id=1964)

“(Amerika’da Müslüman hanımlara yapılan sözlü taciz olaylarına ithafen) Yaşadığımız bu zor günlerde gayrimüslim kadınlarından bir kısmı dahi tesettürlü kardeşlerimize destek olmak için sokaklarda başörtüsü takıyorlar. Müslüman hanımlara gayrimüslim hanımlar bu desteği verirken, Müslüman erkeklerin daha fazla sorumluluk alması gerekmez mi?”

Not: Bu yazının hazırlanması esnasında Walaa Quisay’ın doktora araştırmasından faydalanılmıştır. Walaa Quisay, Batı’daki İslami oluşumlar ve Zaytuna Üniversitesi'nin öğretileri üzerine Oxford Üniversitesi Doğu Çalışmaları bölümünde doktora çalışması yapmaktadır.

Ayşenur Gökşen Aydın yazdı

https://www.dunyabizim.com/portre/karanlik-sokaklardan-limlige-imam-zeyd-sakir-h22723.html