6 Şubat 2012 Pazartesi

Katolikti, dünyanın en etkili 500 Müslümanından biri oldu








Katolikti, dünyanın en etkili 500 Müslümanından biri oldu


Otuz dokuz yaşındaki Sarah Joseph İngiltere'de muhasebeci bir baba ve modellik ajansı olan bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Katolik Hristiyan bir ailede büyüdü. Joseph, Londra'da King's College'in Teoloji ve Dini Çalışmalar bölümünde okudu ve 16 yaşında Müslüman oldu. Kendisi İslam’la nasıl şereflendiğini şöyle anlatıyor:



Ailem çeşitli Hristiyan geleneklerinden geliyor ama ben inançlı bir Katoliktim. Her zaman Allah'a inandım ve Hristiyanlık, inancımı ifade etmemin bildiğim tek yoluydu. İbadetlerini yerine getiren bir Hristiyan olarak dinim benim için çok önemliydi, hatta Mother Theresa of Calcutta'dan etkilenerek kiliseye rahibe olarak girmeyi bile düşündüm. İslam'ı araştırmaya başladım ve İslam'da sadece Allah'a ibadet edildiğini öğrendim. İslam'ın bütün peygamberleri tanıyıp onlara saygı duyduğunu gördüm. Hz. İsa'nın, Hz. Meryem tarafından dünyaya getirildiğini ve Allah'ın bir peygamberi olduğuna bütün Müslümanlar iman ediyordu. Etkilenmiştim ama Müslüman olmak istemiyordum. Hıristiyandım ancak dinime inancımı kaybetmiştim. Başka bir dine geçmek istemiyordum. Ama Allah'a olan inancımı hiç kaybetmedim. Dua etmeye devam ettim. Yavaş yavaş gördüm ki İslam kelimesi kendini Allah'a teslim etmek anlamına geliyormuş. Bu tam olarak benim istediğim şeydi. "İslam'da kadın" gibi çok kişinin ilgisini çeken sorularla ilgilenmiyordum. Daha çok İslam'ın Hz. Adem ve Hz. Havva'yla ilgili söyledikleri, kurtuluşun nasıl olabileceğini, Hz. İsa İslam'a göre kimdi ve eğer o Tanrı'nın oğlu değilse onunla İslam'a göre ilişkimizin ne olduğunu merak ediyordum. Hıristiyanlıkla çokça benzeşiyordu İslam ama farklılıklar dine olan ilgimi artırdı.



Ailemin kararımı kabul etmesi çok zordu. O zaman sadece 16 yaşındaydım. Sonunda anneme, "Eğer sen ve Allah arasında bir seçim yapmam gerekiyorsa Allah'ı seçerdim." dedim. En sonunda dinim için onlar da onay verdiler.



İslam gün be gün varlığımızın bütün kademelerine etki eder ve sonunda bir medeniyet ortaya çıkarır. Biz bu düşünceyi Emel dergisiyle ifade ettik. Her zaman kadınların başarılarına dergimizde yer veriyoruz. İslam'ın kadınlara verdiği hakları konuşmak yetmez, bu hakları yaşamalı ve toplumda payımıza düşen katkıyı sağlamalıyız. Eğer bir kadın başbakan veya BM genel sekreteri olmak istiyorsa bunun için çalışmalı. Müslüman erkekler, Hazreti Muhammed (sav) örneğini takip etmeli. Peygamberimiz (sav) kadınlara özgürlükler verip onlara karşı her zaman kibar ve sevecen olmuş.


 Zaman Pazar / 05.12.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder