28 Ocak 2012 Cumartesi

İSLAM'I SEÇEN ROMANYALI LANA




İSLAM'I SEÇEN ROMANYALI LANA

Romanyalı Lana'nın Ramazan günlüğü


İslam'ı seçen Romanyalı Lana'nın günlüğünden ilk Ramazan hatıraları. Lana ilk hislerini sizlerle paylaşıyor



İslam'ı seçen Romanyalı Lana kendi günlüğünden bize ilk Ramazanını şöyle anlatıyor:



Eylül 24-30, 2006: Ramazan'daki kutsallık



Ramazan'dan iki gün geçti bile. Hiçbir şey yapmadığınız ve çok dolu dolu vakit geçirdiğiniz zamanların olması harika bir şey.



Hiçbir şey olmadan huzurlu bir Ramazan geçireceğimi düşünüyordum. Günümü evde geçirip, kocamı bekleyip iftarı eşimle yapmayı planlıyordum. Ama Allah zor bir imtihana tabi tuttu beni. Bana bir iş nasip etti, Elhamdülillah benim ilk gerçek işim.


Zor sınavda sabah saat 8'den öğlenden sonra 3'e kadar çalışıp aynı zamanda oruç tutacaktım. Bu imkânsız değildi. Ama benim ilk orucum ve ilk gerçek işim aynı zamana denk gelmişti. Oruç tutabilecek miydim? İslam'a yeni girmiş biri için güzel bir soru bu. Kalbimin derinliklerinden bunu yapabileceğimi biliyordum. Hem işimi güzel yapıp hem de Allah rızası için oruç tutabilirdim.


Ramazan'ın ilk iki günüyle kıyaslandığında programım değişecekti. İlk gün kocamla sabah saat 4'e kadar uyanık kalıp sabah namazını kılabildim. Eşimin gece vakti saat 1.30'dan gelmesini bekledim. Sonra, Ramazan'ın ilk günü olduğunu hatırlatacak açık bir yer var mı diye yürüyüşe çıktık. Bazı yerler açıktı, bazıları kapalı ve eve dönüp televizyon seyrettik. İlk gün ikindi vaktine doğru geçen bir baş ağrısı oldu.


İkinci günümde kira işlemleri için gerekli bazı formları almak için iş yerine gittim. Tekrar eve geldim ve öğlenden sonra eşimle birlikte kısa bir yürüyüşe çıktık. Banyomuzun tamiri için ustalar geldiğinden dolayı tekrar eve geldik. İşçiler hala evde olduğundan dolayı bir bardak suyla iftarımızı yaptık.


İftardan bir saat sonra nihayet bir açık büfe bulduk ve sadece Ramazan'da yiyebileceğimiz o gelensel Arap yemeklerinden yedik. Arap yemeklerinin fanatiği olmadığımı itiraf edeyim. İtalyan tarzı yemekler, makarna ve pizzayı daha da tercih ederim ama Ramazan'da farklı yemeklerin denenmesini tavsiye ederim.

Ramazan'ın 2. gününde başım ağrımadı ve büyük bir problem yaşamadım. Elhamdülillah nasıl da güzel bir şekilde işlerimi hallettim. Kanepede yatan tembel biri olduğuma inanmıyorum ve zamanın geçeceğine inanıyorum. Hayır, güneşin altında dışarıya çıkarım ve oyalanırım.


Asıl büyük imtihan yarın. Sabah 7'de kalkıp 8'de işte olmam lazım. Yarın benim iş günüm ve Ramazan'ın üçüncü günü olacak.

Herkese iyi sahurlar!



Ekim. 1-7, 2006: Yeni İlginç Duygular



İşteki ilk günümde sabah saat 7'de kalktım, giyinip işe hazırlandım. Ne kadar komik, bazı şeyler nasıl da değişiyor. Bugüne kadar ben uyurken, kocam işe gitmek için evden çıkarken beni öperdi. Şimdi o uyuyor ve ben onu yanaklarından öpüp işe gidiyorum.



Yarın ilginç bir deneyim olacak. Çünkü eşim yarın izinli ve benim işten gelmemi bekliyor olacak. Onun şansından Ramazandayız yoksa ondan ben işten gelmeden önce yemek yapmasını isteyecektim!



Bu iki günde oruç tuttuğumu hissedip zorlanmamama vesile olan sırrı keşfettim: Meşgulüm.



Ne kadar aktif olursam vakit o kadar çabuk geçiyor ve daha hızlı düşünüyorum. İş yerinde evraklarla meşgul olduğundan dolayı vaktin nasıl geçtiğini anlayamıyorum.



Evde çalışmadan oruç tuttuğum bir günü hatırlıyorum. İftar olana kadar dakikaları saydım. Evde bir o yana bir bu yana geziniyordum, televizyon seyrediyordum ve vakit çok yavaş ilerliyordu.



Şimdi iş yerinde oruç tutmak artık problem değil. İşten başka bir şey yapmaya vaktim olmuyor. Elhamdülillah ilk Ramazanımı rahat geçirme gücünü verdi Mevla.



Ekim 8-14, 2006: Uykulu ama uyanık



Ramazan ayı içinde olan birçok olaydan dolayı daha da yoğunlaşıyor.

İşim her gün aynı: saat 2.30'da bitiyor, eve geliyorum ve iftar vaktine kadar kendimi meşgul edecek bir şeyler buluyorum.



Geçen hafta tuhaf bir şey olmuştu. İşten gelip, uyumak için oturma odasındaki kanepeye gittim. Uykulu değildim, kendimi yorgun hissetmiyordum ama gözlerimi açamıyordum.

Kocam bana hep kanepenin insanların uykusunu getirdiğini söylerdi, bana şaka gibi gelirdi. Ama belki de gerçektir. Bu "sihirli" gibi kanepe sizi rahatlatıyor ve televizyonun önünde bir kütük gibi uyutuyor.


Uyumayı ve iftarı kaçırmayı düşünmüyordum. Uyanık kalmak için kendimle mücadele ettim. İftara doğru uyanık kaldığımı hissettim.



Her gece farklı bir Ramazan çadırında geçirdiğim zaman mı yoksa o "sihirli" kanepem mi suçluydu? Ama her neyse bu hafta çok yorucu oldu!



Bundan, sabahtan akşama kadar tuttuğum orucu suçlamıyorum, artık alıştım.



İş yerinde geçirdiğim saatlerde de oruç tuttuğumu hissetmiyorum. Bu ya sahurda dışarıda geçirdiğim o güzel zamandan ya da benim "sihirli" kanepemden dolayı.



Her ne şekilde ve nasıl olursa olsun, yüce Allah'ı hatırlayıp O'na şükretmeye vakit bulmalıyım. Dua veya Kur'an'ın orijinalini okuyacak Arapça bilmiyorum. Ama hangi dili kullanırsam kullanayım, Rahman olan Allah'ın beni duyduğuna eminim. Farklı durumlarda, farklı şeyler için, kendi yolumda ve hissettiğim şekliyle ibadet ediyorum. Ama her şeyden fazla, yaratılışımdan dolayı Allah'a şükretmeliyim.


Ekim 15-21, 2006: Ramazan'ın Son Birkaç Günü Final


Sevgili günlüğüm, seni ihmal etmeye devam ediyorum. Ramazan deneyimlerimle seni ne zaman güncelleyeceğimi bilmiyorum.



Aslında, seninle Ramazanın son haftasını ve Şevval ayının başında tuttuğum dört gün orucu da paylaşmam gerek.



Ramazan'ın son haftası yavaş geçti. "Sihirli" kanepemden kaçtığımı hatırlıyorum. Gözlerimi açık tutmak için ne gerekiyorsa yapacaktım. Kocam bana işten geldikten sonra biraz kestirmemi söyledi ama bunu çok az yaptım. Öğlenden sonrayı uyuyarak geçirmenin bir vakit kaybı olduğunu düşünüyorum.



Bunun ötesinde günün belirli vakitlerinde vücudum zaten uykudaydı. Saate dikkat etmiyorum ama gece uyumayı tercih ediyorum. Ne diyeyim, Avrupa'da büyürken öğlenden sonra uyuma alışkanlığım olmadı.



Ramazan'ın 3. haftası olmasına rağmen "sihirli" kanepem beni cezbetti. Birkaç dakika uyukladım, tekrar uyandım, uyudum, uyandım. Ramazan'ın 4. ve sonuncu haftasında "sihirli" kanepeme gömülmekten kaçındım. İşteki olaylar beni sıkıntıya sokuyordu ve işten sonra uyanık kalıyordum ama "sihirli" kanepemin Ramazan'ın 3. haftasındaki gibi etkisi kalmamıştı.



Elhamdülillah bir ay boyunca oruç tutup Ramazan'ı geçirdim. Bazı özel sebeplerden dolayı kaçırdığım günler için ve Sünnete uygun hareket etme adına Şevval ayında da altı gün oruç tutmayı düşündüm. Elhamdülillah ikisi hafta sonunda olmak üzere altı gün oruç tuttum.


Milyarlarca insanla aynı anı hissetmek



Benim tüm Ramazan deneyimimle alakalı ne düşünüyorsun? Milyarlarca insanın seninle aynı anda oruç tuttuğunu bilmek muhteşem bir şey, aynı kurallara uymak, sadece her bireyin Ramazanda hissettikleri biraz farklı. Elhamdülillah kusmadım veya başka bir rahatsızlığım da olmadı. Bir Hıristiyan arkadaşım Müslümanlara saygı duyduğundan bir gün oruç tutmaya karar vermiş ama bütün bir öğlenden sonra kusmuş. Daha fazla dayanamamış ve sonra bir kahve içmiş.



Kendi gücüm karşısında çok etkilendim, belki de Allah'a olan inancım bana yardımcı oldu. O'nu daha yeni bulmuştum ve O'na saygısızlık etmek istemiyordum. Ramazan orucunun ecri Allah'a aittir. Diğer ibadetlerde kulun kıyamet günü amelleri tartılır ama Ramazan orucunun sevabı Allah'a kalmıştır.



Son iki günde de oruç tutmadıkça tam mutlu olmayacağım. 

Bir günden fazla oruç tuttuğum ilk deneyim olmasına rağmen iyiydi. İnşallah önümüzdeki Ramazan Kur'an okumak için daha çok vakit ayırırım.


M. Hasan Uncular / TİMETURK

http://www.timeturk.com/Romanyali-Lananin-Ramazan-gunlugu-25192-haberi.html


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder