29 Ocak 2012 Pazar

Bir Meksikalı'dan İslam'ı öğrenmek...




Bir Meksikalı'dan İslam'ı öğrenmek...

Meksikalı bir genç internette tanıştığı Türklerle karşılıklı içki içiyor... Sonra o Türkler bu genci Türkiye'ye davet ediyor... Sonrası mı okuyun ve "İslam ve iman"ı fark edin...

Resmi adı Carlos Alberto Reyes Salcedo. Amerikan filmlerinde gördüğümüz her Meksikalı kadar asi ve her Meksika dizisinde olduğu gibi karizmatik… Olağandışı ama bir gün internette tanıştığı Türk arkadaşları onun imana ermesine neden oldu. Üstelik kendileri dahi henüz iman etmemişken… 

Meksikalı Osman ile hidayete erme öyküsü üzerine bir söyleşi yaptık…

İslam’la nasıl tanıştın? Nasıl Müslüman oldun?

(Gülüyor) Ben Türkiye’ye geldiğimden bu yana çok anlattım bu hikâyeyi. Ondan gülüyorum. Önce şunu söylemeliyim. Siz burada yaşadığınız için burada olanları fark etmiyorsunuz. Bu ezanları, camileri, insanları görmüyorsunuz. Bunlar insana her an gerçekleri hatırlatıyor. Ben ateisttim. Katoliklik orada geçerli din ama buna inanmıyordum. Yaşıtlarım gibi internette chat yapıyordum. Bu chat’ler sırasında 2-3 Türk arkadaş buldum. Onlar çok ibadet etmeyen sadece Müslüman olan Türklerdi. Eğleniyorduk, webcam’den karşılıklı bira içiyorduk. Ama onlarda benim hiç alışkın olmadığım bir tavırla misafir etme arzusu vardı.

Nasıl bir tavır?

‘Gel İstanbul’a seni gezdirelim’ diyorlardı. Onların bu dostça tavırları beni çok etkiledi. Çok samimi olunca ‘Nesiniz siz’ dedim. ‘Müslümanız’ dediler. ‘Müslüman’ terörist demekti benim için! Ama terörist gibi değillerdi. Aksine çok samimi ve iyiydiler. Ben de Müslümanlık hakkında araştırmalar yaptım. Fıtratımızda olduğundan sanırım, kalbim araştırdıkça ısındı. İnternette ‘Meksika’da Müslüman, İslam’ vs. gibi şeyler yazıp bir İspanyol bir cemaat buldum. Onların bir mescidine gittim. Sadece bakmak için. Orayı gördükten sonra özellikle benim için her şey değişmişti. Bozuk gözlerime gözlük taktım sanki. Korktum, ‘Ne oluyor’ dedim. Çünkü fiziksel bir değişim hissediyordum. Kalbim beni sürekli uyarıyordu sanki. Nihayetinde onlara Müslüman olmak istediğimi ve tek bir Allah’a inandığımı söyledim. Onlar da bana sen zaten Müslüman olmuşsun dediler(gülüyor)

Tüm bunlar kendi içinde yaşadığın bir süreçti o halde?

Evet. Yani fıtratımızda Müslümanlık var. Onu bulmak zor değil. Söylediğim şeye belki inanmazsınız ama ben çocukluktan bu yana ‘Allah ve Mekke kelimelerini biliyordum. Nasıl ‘Paris’ denince ‘Eyfel’ deriz, aynı onun gibi Müslüman denince ‘Allah’ derdim.

Bir yerden mi duydun?

Yo hiç bir yerden... Müslümanlıkla ilgili bir şeyleri duyamam zaten televizyonlardan. Sadece kalben bunu biliyordum. Bu çok güzel bir şeydi. Kelime olarak vardı bunlar benim zihnimde. Müslümanlığımın ilk zamanlarında gerçekten hiç bir şey bilmiyordum. Ama samimi olarak çok inanmış ve bağlanmıştım. Bir dua ettiğimde anında olduğunu fark ediyordum. Müslüman olmayanların yüzünü... siz nasıl diyorsunuz ‘monster?

Canavar mı?!

Evet. Sanki canavar, hayvan sureti gibi görüyordum.

Ailen nasıl karşıladı Müslüman olmanı? Nasıl söyledin mesela…

Gittim ve birden ‘Ben Müslüman oldum’ dedim.

Nasıl yani birden başına dikilip söyledin mi?

Evet(gülüyor) Ben söylemeyi planlamıyordum aslında. Nasıl sarhoş olunca, siz belki bilemezsiniz ama, hani kontrol onda değildir ya onun gibiydim. Birden ve nasıl tepki vereceklerini bilmeden ‘Evet ben Müslüman oldum baba’ dedim. ‘Bizim için fark etmez, her şeyi kabul ediyoruz, sen mutlu ol’ dediler. Sonraları bendeki değişimi görüp korktular. Namaz kılıyordum, Oruç tutuyordum. Onlar da ‘Seni kim böyle ikna etti’ dediler. Müslüman olmak gerçekten kolay değil. Özellikle Meksika gibi bir yerde… Zor dönemlerdi. Çok şükür atlattık. Allah gerçekten var ve bu insana sabır veriyor.

Türkiye’ye nasıl geldin peki?

Hani o benim Türk arkadaşlarım var ya, onlarla konuştum. ‘Ben Müslüman oldum, siz bana neden tüm bunları açıklıkla anlatmadınız’ diye sitem ettim. Kur’an okumayı öğrendim. O kadar heyecanlıydım ki herkese okuyordum. Onlar da ‘Dur, dur’ diyorlardı, bıkıyorlardı(gülüyor) Bu arada diğer cemaatin bazı yanlışlarını görüp korktum. Çünkü bana ‘Üniversiteyi bırak, sadece burada kal’ dediler. Ekmek yapıp satıyorduk orada. Ancak okulu bırakmak istemiyordum. Allah için yaptım ve yapardım da ama onlar birkaç ekmeğin kalmasına bile razı olmuyorlardı. Çok daha fazla çalışmamı istiyorlardı. Ekmekleri satamayınca onlarla bozuştuk(gülüyor) Ama ben ne yapayım? Tüm ekmekleri satmamı istediler ama satamadım. Yine de Allah razı olsun, Müslüman kardeşlerim onlar benim ve her şeyi onlardan öğrendim.

Ne okuyordun orada?

8 yıl konservatuar okudum. Orkestralarda şeflik yaptım, bestelerim var. Şu an ünlü olduğunu söyleyebileceğim bir grupta basgitar çaldım.

Hangi grup?

Bilmemeniz daha iyi. Yani boş verin. Bakarsınız internetten. Beni de onlar gibi bilmeyin. Şahitlik etmeyin. Zaten kısa zaman sonra okulu maddi sorunlardan ötürü bırakmak zorunda kaldım. Tekrar devlet okuluna kayıt yaptırdım. Orası da 7 yıl daha okumamı istedi. Buna gerek yok dedim. 7 yıl çok fazla ve Allah bize ‘Dünyada ne okul okudunuz’ diye sormayacak. 7 yılımı o okula vermek istemedim.

Peki, o cemaatten ayrılıp yalnız kalınca ne yaptın? Başka bir mescit mi buldun?

Sizin bir atasözünüz var. “İnsan hata yapa yapa öğrenir” diyorsunuz. Onun gibi işte bir hata yapmıştım ama devam etmeye kararlıydım. İlk işim eve seccade almak oldu(gülüyor) İnternetten seccade aradım. Bursalı bir Müslüman’la tanıştım. Meksika’da yaşıyordu. Türk halıları satıyordu. Gidip onunla tanıştım. Seccade ve namaz malzemeleri aldım. Arkadaş olduk ve Türklere ve Türkiye’ye olan sevgimden söz ettim. Bana bir Türkçe kursu buldu. Orada Türkçe öğrenmeye başladım. Allah dualarımı kabul etti geçen Ramazan’da Türkiye’ye geldim. Sınavlara çalışmaya başladın.

Ne sınavları?

Üniversite sınavları. Burada üniversite okumak istedim. Buraya geldiğimden beri ben kendimi kendi ülkemde hissediyorum. Orada İslamiyet yaşanamaz. Ondan oraya dönmek istemiyordum. Çok şükür burada sınava girdim ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği’ni kazandım. İlahiyat okumak istedim ama puanım yetişmedi. Her işte bir hayır vardır tabi. Bir de Türkçe öğrenmek istediğim o zaman Türk dizileri izlemiştim.

Hangi dizileri izledin?

‘Gülbeyaz’ diye bir dizi. Onlardan öğrenmiştim az çok. Meğer o Karadeniz şivesiymiş! Sonradan öğrendim(gülüyor) Şimdi orada zorluk çekmeyeceğim (gülüyor) Üniversiteyi babam için okuyorum. Önceden bu Carlos babasına çok asilik ediyormuş. Şimdi Osman babasının gönlünü yapmaya çalışıyor. Bana kalsa hafız olmak istiyordum. Ama önce babama bir meslek vermeliyim.

Latin Amerika’da yoldan geçen herhangi bir adam ‘İslam’ hakkında ne bilir?

Onların bildikleri maalesef sadece 11 Eylül ve Usame Bin Ladin! Teröriste benzer bir havamız var maalesef. Orada bu yöndeki cehalet çok büyük ama bunun sorumlusu biziz. Kardeşlik duygusu maalesef yok. Orada zaten belli bir yaşa kadar Katolik olmak zorundasınız. Reşit olana dek din değiştiremezsiniz. Ama etkilenen ve Müslüman olmaya çalışan, buna rağmen ona İslam’ı anlatacak adam bulamayan birçok insan var. Geçen ay buraya bir arkadaş geldi Meksika’dan. 54 yaşında ve 49 yaşında İslamiyet’i bulmuş. Düşünün, hayatının çoğu günah içinde geçmiş. Allah emrederse biz şu Boğaz’dan geçebiliriz. Ve hiç bir şey olmaz. Allah istedi biz de çok şükür Müslüman olduk. Meksika’da Müslümanlık ırktan kaynaklanan bir durum gibi görülür. Yani bir Meksikalının veya İngiliz’in Müslüman olmasına gerek yoktur(gülüyor) Oysa Cat Stevens gibi bir adamı görmüyorlar. Onun doğuştan Müslüman olan bir insandan daha samimi olabileceğini anlamıyorlar. Ama bakın ona artık herkes Yusuf diyor. Çünkü adını ve şöhretini bir yere bırakacak kadar samimi.

Müslüman olmadan önceki hayatın nasıldı?

Karanlık. Oldukça karanlık. O yüzden size üzülüyorum. Burada bir çöküşün başlangıcı sayılabilecek bazı şeyler var. Ahlaki çöküş. Siz Batı’ya benzemeyin. Bu şekilde devam ederse kıymetli şeylerinizi kaybedersiniz bizim gibi. Meksika’ya bakın. Artık dünyanın en tehlikeli şehri artık… Hırsızlık, cinayet, kaçakçılık…

Türkiye’de Ramazan nasıl geçiyor?

Çok güzel. Ben Teravih’e gidiyorum her gün. 80 yaşındaki amcalar benle namaza geliyor. Bu çok güzel bir şey vallahi! Meksika’da insanlar kendi ninelerine dahi güvenmiyorlar. Dün teravihten çıktıktan sonra yaşlıca bir teyzeye rastladım. Teyze yanıma gelip ‘Selamünaleyküm’ dedi. ‘Aleykümselam’ dedim. Hayatımın en hoş anıydı. Hiç tanımadığınız biri yanınıza gelip din kardeşi olduğunuz için size selam veriyor. Ne güzel şey! Teyzeye dua ettim hemen orada. Allah ondan razı olsun.

“İNANIYORUM, BABAM DA MÜSLÜMAN OLACAK”

Ailen etkilendi mi Müslüman olmandan? Onların da aklına geldi mi sorular?

Kız kardeşim İslam’a çok yakın. Benim takke takmamı çok seviyor. ‘Yakışıklı oldun’ diyor. Daha 10 yaşında ama bir insan kötü bir şey yapınca ‘O Katolik, yapar’ diyor. Evde Kur’an-ı Kerim’i bilgisayardan dinlerken ‘Elhamdülillah dedi’ diye takip ediyor. Benden duyduklarını uyguluyor. Meksika’ya gittiğimde sadece bana göstermek için başörtüsü takıyor. Onu birkaç sefer Cuma Namazına ve bir kez bayram namazına götürdüm. Bizimle namaz kıldı. Müslüman çocuklarıyla oynadı. İnşallah büyünce onu buraya getirmek burada yetiştirmek istiyorum.

Ailen bu duruma bir şey demez mi, izin verecekler mi?

Bizde izin yok sizinki gibi(gülüyor) Biraz büyüsün benimle buraya gelmek isteyecektir. Babam da inşallah Şubat ayında Türkiye’ye gelecek. Oysa Türkiye’ye gelirken babam teknolojisi olmayan, çok geri bir ülkeye geldiğimi sanıyor, üzülüyordu. Öyle güzel anlattım ki gelmek istiyor. Ve inanıyorum ki Ezan sesini duyunca Müslüman olacak. Annem değil ama ikisini İslam’a yakın hissediyorum. Babam arada sakal bırakıyor mesela. ‘Bak Müslüman’a benzedim mi?’ diyor. Bunları görünce mutlu oluyorum ben. Onlara İslam’ı doğru anlatabildiğim için. Etkileyebildiğim için…

Sen adını değiştirmeyi düşündün mü?

Beni Müslüman yapan İmam ‘Osman olsun adın’ dedi. O zaman ‘Osman’ kimdir bilmiyordum tabi(gülüyor) Sonradan öğrendim. Ama çok sevdim. Fenerbahçeli arkadaşlarım Carlos demekten çok hoşlanıyorlar hâlâ ama kızıyorum ben.

Carlos ne demek peki?

Müslüman olmadan önce, içki içen, ailesini üzen, kötü alışkanlıkları olan adam demek(gülüyor) Benim için başka anlamı yok.

Biz Meksikalıları Pembe dizilerden tanıyoruz…

Marimar felan değil mi? Biliyorum onları ben de(gülüyor)

Evet. Peki, neden herkesin adı o kadar uzun?

Bizim aynı Arap ismi gibi ‘İbn’ var. İspanyalılar Meksika’yı fethedince onlara da Endülüs’ten gelen bir adetlerini aktarmışlar. Mesela benim adım ‘Carlos Alberto Reyes Salcedo’ Babamın adı Alberto ve onun oğlu olarak adını alıyorum. Sonra da onun soyadını ve ardından annemin soyadını. İsim olarak da Carlos demişler(gülüyor)

GERÇEK HAYAT DERGİSİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder