24 Ocak 2012 Salı

MÜSLÜMAN OLAN SİYONİST



MÜSLÜMAN OLAN SİYONİST

"Müslüman olduktan sonra çevrem ve arkadaşlarım tarafından büyük bir baskıya maruz kaldım" 

Güzel, ahlak beni Allaha ulaştırdı.

Mihail Cerobesky yahut şimdiki adıyla Muhammed Mehdi, bu cümleleriyle Müslüman olup, yeniden Allah’a dönmesini açıklıyor. O,bulunduğu Yahudi mahallesinde Müslümanlara karşı büyük nefretiyle tanınmaktaydı. Kendisine,1994 yılında Aksa camisinde onlarca Müslüman’ı öldüren Baruh Kuldeshtan’ı örnek almıştı, tek amacı onun gibi Müslümanlara karşı savaşmaktı.

İslamiyet'i seçme öyküsü, İbranice yayınlanan “Meariv” dergisinde şöyle anlatılmaktadır:

33 yaşında ki Muhammed Mehdi, Azerbaycan’ın tanınmış Yahudi ailelerinden birinde doğup büyüdü.1993 yılında, Yahudileri İsrail’e yerleştirme çalışmaları neticesinde, o da aşırı Siyonistlerin yaşadığı Kerya Arba kasabasına yerleştirildi. Bir spor salonu açarak çalışmaya başladı ve o bölgenin aktif Yahudilerinden oldu. Kendisi şöyle diyor:

Azerbaycan’da ve İsrail’e yerleştikten sonra Müslümanlara ve Araplara karşı büyük bir nefretle büyüdüm, Müslümanlara karşı olan bütün çalışmalara katılıp, onlarla savaşmak istiyordum.

Kendime bombalar bağlayarak, el-Halil şehrindeki camilerin birine gitmek ve Kuldeshtan’ın yaptığı gibi bende burada namaz kılan Müslümanları intihar saldırısıyla öldürmek niyetindeydim.

Müslüman olmadan önce bulunduğum bölgenin ileri gelenleriyle görüşerek onlara şöyle diyordum: sizler evlerinizin duvarlarına “kahrolsun Araplar” yazmakla onlar yok olmayacaktır, gerçekten onların yok olmasını istiyorsanız el ele vererek hep birlikte yok etmeliyiz. Eğer dediklerinizde gerçekçiyseniz, gelin hep birlikte el-Halile gidip orada bulunan bütün Müslümanları öldürelim.

Müslüman Bir Genç Vasıtasıyla İslamiyet’i Seçiş

Muhammed Mehdi sözlerine şöyle devam ediyor: Her ne kadar koyu bir Siyonist ve Araplardan nefret eden biri idiysemde , yine de inancımda çok kuşkum vardı. Her şey, özelliklede varlık gerçeği bana çok boş geliyordu, bazen hahamlara sorular yöneltiyordum ama beni ikna edecek cevaplar alamıyordum. Dinler ve özelliklede İslam hakkındaki kuşkularıma bir türlü cevap bulamıyordum. İslam ve İslam peygamberi hakkında ne zaman konuşsak mantıklı cevaplar vereceklerine, sadece küfür ve hakaret etmekteydiler.

İşte tam o zamanlar el-Halil şehrinde arabamı tamir etmek için gelen Velit adlı bir gençle tanıştım, Müslüman olduğunu bilmiyordum, daha sonra Müslüman olduğunu öğrendiğimde silahımı çekerek onu öldürmek istedim. Fakat o çok soğukkanlı ve sakin bir şekilde beni konuşmaya ve sorunlarımızı tartışarak çözümlemeye davet etti. Güler yüzlü ve çok güzel ahlaklı biriydi, beni etkilemişti, silahımı bırakarak onunla konuşmaya başladım. Aslında bu konuşma benim iki yıl sonra tüm hayatımın değişmesine neden oldu.

Velit'le aramızda geçen konuşmadan sonra iki yıl boyunca İslam dinini araştırdım, kitaplar okudum ve birkaç Arapça sözlük alarak Arapçamı geliştirdim. Böylece İslamiyet’i asıl kaynağından rahatça öğrenebildim.

Daha sonra Velit'ten bana nasıl namaz kılındığını öğretmesini istedim ve namaz kılmayı öğrendim. Namaz kılarken gönlümü tarif edilmez bir huzur ve mutluluk kapladı, sanki hakikat okyanusunda yüzüyordum. En sonunda “Eşhedu enla ilahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve Resuluh” diyerek Müslüman oldum.

Müslüman olduktan sonra çevrem ve arkadaşlarım tarafından büyük bir baskıyla karşı karşıya kaldım, öyle ki neredeyse beni öldüreceklerdi. Bende bu yüzden İsrail’i terk ederek Azerbaycan’a geri döndüm. Fakat ailemde, onlardan daha çok baskı yapmaya başladı, oğullarının Müslüman olmasını bir türlü kabullenemiyorlardı. Azerbaycan’dan da ayrılmak zorundaydım ama bu sefer İsrail’e değil Filistin’e gittim ve Kudüs yakınlarındaki bir köye yerleştim.

Şimdi çok istediğim birkaç arzum var: öncelikle Yahudi adımın değiştirilmesini istiyorum, çünkü eğer hacca Mihail adıyla gidersem Yahudi diye belki de beni bırakmayacaklar. Sonra çocuklarımın İslami okullarda eğitim görmesini ve Kuran hafızı olmalarını istiyorum. Son olarak ta en büyük arzum, Kudüs’ün yeniden Müslümanların olması ve Mescid’ül Aksa’da namaz kılmaktır.

Ayende-i Ruşen





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder