24 Ocak 2012 Salı

KOMİNİZM FELSEFESİ VE SİYASETİ OKUYAN RUS DR. NASIL






KOMİNİZM FELSEFESİ VE SİYASETİ OKUYAN RUS DR. NASIL MÜSLÜMAN OLDU?



— Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?


Adım Ali Bulisin, komünizm felsefesi ve siyaseti dalında doktora yaptım. Her ne kadar Sovyetler döneminde, üniversitede felsefe öğretmenliği yaptımsa da hiçbir zaman materyalist felsefeyi tam anlamıyla kabul edemedim. Marks’ın dünya görüşleri, benim için her zaman eleştirilecek yönleri bulunan ve yanlışı çok olan bir düşünce sistemiydi. Bana göre bu âlemin yaratıcısı olmalıydı, kendiliğinden oluştuğuna inanmıyordum, bu yüzden Hıristiyanlığı araştırdım ve bir keşişin yanına giderek Hıristiyan oldum. Sovyetler birliği dağıldıktan sonra milletvekili adayı oldum ve seçildim, dört yıl meclis başkanlığı yardımcılığını yaptım.
— Rusya parlamentosundaki göreviniz neydi?


Parlamentoda dinler komisyonu başkanıydım, dinlere özgürlük tanıyan kanun maddesini hazırladım ve yasallaştı, böylece her din istediği gibi merasimlerini yapmaya başladı.
— Hıristiyanlıktan dönerek Müslüman olmanızın nedeni nedir?


Parlamentodaki görev sürem bittikten sonra, yine kiliseye dönerek Hıristiyanlık hakkında daha geniş araştırmalar yapmaya başladım, özellikle doğu ve batı tüm Hıristiyan mezheplerini araştırdım. Hz. İsa hakkında ki çok farklı ve tuhaf inanışların bulunduğunu gördüm, biraz daha araştırınca Hz. İsa'nın Tanrı olması ve üç Tanrı’ya inanmanın mantıklı olmadığını anladım. Aklımın kabul ettiği tek bir yaratıcının olması gerektiğiydi, bu yüzden yavaş yavaş Hıristiyanlıktan uzaklaştım ve günümüz Hıristiyanlığının doğru olmadığı inancına vardım. Hıristiyanlığı artık inkâr etmiştim ve bir dinim yoktu, fakat muvahhittim, tek bir ilaha inanmaktaydım.
— Yani bu süre zarfında Hıristiyanlığı bırakmıştınız, tek Allah’a inanıyordunuz, ama yinede Müslüman değildiniz?

Ben o zamanlar dünyada tek Allah’a inanan bir dinin bulunduğunu bilmiyordum, İslam hakkında fazla bir araştırmam yoktu, hiçbir kitap okumamıştım, Kuran’ın Rusça tercümesini okuyordum fakat anlaşılır gibi değildi, doğru çevrilmemişti. Bir gün televizyonda İslam dini ve onun inançlarını tanıtan bir program yayınlandı, o programda Müslümanların tek bir Allah’a inandıkları söylendi, bu benim çok ilgimi çekmişti. Bu sözler aklımı örten tüm perdeleri bir kenara iterek, İslamiyet’i seçmeme neden oldu. Bütün bunlardan sonra bir makale yazarak Müslüman olduğumu açıkladım, dergi elime geçtiğinde ve ben makalemi okuduğumda içimde tarif edilmez büyük bir sevinç duydum.
— Yazmış olduğunuz makalenin halk üzerindeki etkisi nasıl oldu?


Bu makale çok ses getirdi, yıllarca kilisede araştırmalar yapmam, önemli bir konuma sahip olmam ve dinler komisyonu başkanı olmam hasebiyle büyük bir yankı uyandırdı. Bütün televizyon kanalları ve gazeteler benimle röportaj yapmaya çalışıyor, hemen hemen tüm medyada hakkımda haberler yayınlanıyordu. Bazıları beni savunmakta ve bazıları hakaretler ederek din değiştirmeme karşı çıkmaktaydılar. Böylelikle, sırf Müslüman olmam sebebiyle bir anlamda İslam’ı tebliğ ediyordum, bir kanal beni davet etti ve iki yıl boyunca televizyonda İslamiyet’i anlattım. Ortodoks kilisesi hakkımda bildiri yayınlayarak beni ve benden sonra gelecek yedi neslimi lanetledi, bütün akrabalarımı toplayarak benimle ilişkilerini kesmelerini söyledi.
— Bir makale yayınladınız ve onunla Müslüman olduğunuzu açıkladınız, sonrasında İslam’ı anlatmaya ve yaymaya çalıştınız, peki İslamiyet'i ne kadar biliyordunuz?


Aslında İslamiyet hakkında hiçbir şey bilmiyordum, Müslüman olmamın tek sebebi, İslamiyet’teki tevhit inancıydı. Hatta İslam’ın en belirgin emirlerinden biri olan oruç tutmayı dahi bilmiyordum, o zamana kadar hiçbir Müslüman’la konuşmamış, hiçbir İslami kitap okumamıştım. Dediğim gibi, aklımın kabul ettiği ve ulaştığım en önemli inanç meselesini yani tek Allah’a inanmayı İslam’da bulduğum için Müslüman oldum. Ondan sonra İslam’ı daha fazla derinlemesine araştırmaya, bu hususta yazılan kitapları okumaya ve inanç temellerini öğrenmeye başladım.
— Birazda yazmış olduğunuz kitaplardan bahseder misiniz?


İlk yazdığım ve içinde nasıl ve niçin Müslüman olduğumu anlattığım kitabın adı “Allah’a Giden Doğru Yol”dur. Bu kitap defalarca basıldı ve abartısız birçok kimsenin bu kitabı okuyarak Müslüman olduğunu söyleye bilirim. İkinci kitabım “Şirkin Başlangıçları” adı altında yayınlandı, bu kitapta felsefi açıdan tevhit inancının doğruluğu ve şirkin batıllığını inceleyip, ispatlamaya çalıştım. Bu kitabım daha çok yüksek öğrenim seviyesindeki okuyucular içindir. Üçüncü ve son olarak ta “Yeni Bir Müslüman’ın Gözüyle İncil” adlı eseri kaleme aldım, kitapta çok saygılı ve mantıklı bir şekilde incili eleştirip, Hıristiyan âlimlerinin düşüncelerini aktardım.
— Kitap yazıp, yayınlamaktan başka faaliyetleriniz var mı?


Şuanda Moskova’da bulunan “doğru yol” adlı bir İslami kültür merkezinin başkanlığını yapmaktayım. Burada İslamiyet’i anlatıp, yaymakta ve Müslüman olmak isteyenlere yardımcı olmaktayız. Ayrıca Rusya baş müftüsünün dinler hakkında yardımcılığını yapmaktayım.
— Rusya’da yeni Müslüman olanların ne gibi sorunları bulunmaktadır?


En büyük sıkıntıları kendi aileleri, akrabaları ve arkadaşlarıyla ilişkilerinin kesilmesi ve Rus olmayan ( Çeçenler, Tatarlar, Dağıstanlılar gibi)Müslümanlarla dostluk kurmaya çalışmalarıdır. Bu da çok zor, çünkü taklitçi bazı Müslümanlar, Ruslara hiç de iyi bakmamaktadırlar; Rusları zalim, sürekli sorun çıkaran, insanların özgürlüğünü kısıtlayan bir millet olarak görmekteler, bu yüzden hiç iyi davranmıyorlar. Hatta bazen camilerine girip ,onlarla namaz kılmalarına bile izin vermiyorlar.



Sadece Moskova’da 10 binden fazla Müslüman olmasına rağmen, Maalesef şimdiye kadar bunların toplana bileceği bir yer açamadık ve bu sayı her gün çoğalmaktadır.
— Rusları İslam’a davet etmekle ilgili tecrübelerinizi anlatırmısınız?


Rusların çoğunun inançları sadece hurafeden ibaret, Hıristiyanlığı çok az bir şekilde, sadece televizyon, film ve romanlardan öğrenmişler, Hz. İsa'yı yalnızca dramatik yaşamıyla tanımışlar. Bu yüzden onları İslam’a çekmek için öncelikle Hz. İsa'nın gerçek şahsiyetini ve sonrasında diğer peygamberleri tanıtmak gerekiyor. Hz. İsa hakkında yazılan kitaplar genellikle birçok çelişki ve aklın kabul etmeyeceği konularla dolu, fakat İslam’ın tanıttığı Hz. İsa tamamen akla uygundur ve içinde hiçbir şekilde uyuşmazlık bulunmamaktadır.



Sonrasında İslam’ın kaba kuvvet dini olmadığını, aksine barış ve sevgi dini olduğunu anlatmalıyız, böylece radikal Hıristiyanların İslam hakkında söylediklerinin doğru olmadığını bileceklerdir. Bununla birlikte Allah’a ortak koşmanın ne olduğunu ve yaratıcının tek olduğunu ispatlamalıyız, bundan sonrası kendi insaflarına kalmıştır.
— Üzerinde sürekli düşündüğünüz ve başarmaya çalıştığınız en önemli mesele nedir?


Rusların kültür ve akıllarını İslam’a yakınlaştırmaya çalışıyorum, Tolstoy gibi birçok Rus edebiyatçısının İslam hakkındaki olumlu düşüncelerini onlara ulaştırmak istiyorum, bunun içinde Kuran’ı kerime Rusça edebi bir tefsir yazmaya çalışıyorum.



MUCTEME DERGİSİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder